Davanın Özeti : 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasının, 13. maddesinin 1.
fıkrasının, Ek-1 listesinde bulunan “1.1 Tahsis Ücreti, 2.1 Hesap İşletim
Ücreti, 4.4 Nakit Avans Çekim Ücreti, 5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan
Ödemeler” adı altındaki ücretlerin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 6502 sayılı Kanun’un 4/3. maddesinde faiz
dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türlerinin belirlenmesi
için Kuruma görev verildiği, Yönetmeliğin hazırlanmasında Kurum tarafından
kredi kuruluşlarının faiz oranını belirlerken faizin ayrı masrafların ayrı
kalemler halinde belirlenmesi yönteminin benimsendiği, Yönetmeliğin iptal
edilmesi durumunda bu masrafların faiz oranına yansıtılacağı, bu sebeple faizin
masraf kalemlerini içermediği bir sistemin seçildiği, bu sistemin seçilmesinin
yargısal denetime konu edilmesinin yerindelik denetimi olacağı, mer’i
mevzuatımızda da faiz oranları belirlenirken masrafların buna dahil edilmediği,
tüketicinin kafasını karıştırabilecek, işlem anında değişik isimler altında
talep edilebilecek ücretler yasaklanarak, tüm bu ücretlerin yerine “tahsis
ücreti” gibi tek bir isim altında ve kredi anapara tutarının binde beşi
ile sınırlı olacak şekilde tüketicinin lehine bir düzenleme getirildiği; kredi
tahsis ücretinin, tüketicinin kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan
sistemin işletilmesi ve operasyonel sürecin yönetilmesi amacıyla alınacağı
hüküm altına alınarak, tüketicinin bu ücretin haksız olup olmadığını kontrol
etmesine imkân sağlandığı, hesap işletim ücreti ile para transfer işlemlerinin
nitelik olarak farklı işlemler olduğu ve farklı maliyetler gerektirdiği, bu
sebeple de mükerrer ücretlendirme olmadığı, Yönetmelikle düzenleme yapılmadan
önce her hesap için ayrı tahakkuk ettirilen hesap işletim ücretinin hesap
sayısından bağımsız şekilde müşteri bazında tahakkuk ettirilebileceğinin hüküm
altına alındığı, Yönetmeliğin bilgilendirmeye ilişkin hükümleri çerçevesinde
finansal tüketici tarafından öngörülebilir bir hesap işletim ücretinin
uygulamaya geçirildiği, nakit avans çekim işleminde kredi kuruluşunun belirli
bir miktar parayı, birçok lokasyonda ve para çekme makinelerinde sürekli hazır
bulundurması gerektiği için belirli bir maliyeti bulunduğu ve bu maliyet faize
dahil olmadığından Yönetmelikte bu masrafa yer verildiği, kamu kurum ve
kuruluşlarına yapılan ödemelerin, tüketiciler tarafından net şekilde
görülebilmesi için listede yer aldığı, ayrıca tüketiciden ücret talep
edilemeyeceği bu sebeple ücret değil ödeme olarak isimlendirildiği, açıklanan
sebeplerle dava konusu düzenlemelerin Kanuna, kamu menfaatine, idarenin takdir
yetkisi prensibine ve hizmet gereklerine uygun olduğu iddia edilerek davanın
reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Hediye Elçin Tamkan Karakoç
Düşüncesi : Dava konusu Yönetmeliğin dayanak maddesi olan 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/3.maddesinde: “Tüketiciden
kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği
ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile
sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar
için ek bir bedel talep edilemez…” denilmekte olup; finansal tüketicilere
kullandırılacak kredi için, kredi sözleşmesini düzenleyen bankaların nakdi,
gayrinakdi her cins ve surette kredi verme işlemleri yasal yükümlülükleri
arasında yer alan edimlerden olduğu Bankacılık Kanunu’ndan anlaşılmakla ve
tüketiciden talep anaparasının en fazla binde beşi oranındaki kredi tahsis ücretinin,
sözleşmeyi düzenleyenin yani bankaların “erken ödeme riski” ne karşı
korunmalarına yönelik menfaati doğrultusunda -yapmış olduğu masraflar
karşılığında olduğu davalı idarenin savunmasında belirtildiğinden, banka ve
finansal kuruluşlara 6502 sayılı Kanun’un 37/2. maddesi ile öngörülen erken
ödeme tazminatı ile benzer bir güvencenin sağlanmış olduğu, ek bir ücret talep
edilemeyeceği halde kredi tahsis ücreti adı altında ücret alınmasına cevaz
verildiği, ayrıca davalı idarenin kredi tahsis ücretini belgeleyemediği,
Yargıtay’ın zorunlu, makul ve belgelendirilebilen masrafların tüketiciden
istenebileceği, aksi halde maktuen belirlenen bir miktarın tüketiciden
alınacağına dair hükmün ilgili Yasa ve Yönetmelik hükümleri karşısında haksız
şart olduğunun kabulü gerekeceğine dair yerleşik içtihadı gereği, tüketici ve
konut finansmanı kredilerine ilişkin olarak finansal tüketiciden, kredi tahsis
ücreti alınmasına imkân tanıyan Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrası ve aynı
mahiyetteki, kuruluşlar tarafından ücretlendirilebilecek olan ürün veya
hizmetlerin sınıflandırdığı Ek-1’deki “1.1.Tahsis Ücreti” yönünden
hukuka uyarlık bulunmadığı değerlendirildiğinden iptal edilmesi gerektiği,
Yönetmeliğin iptali istenilen “Hesap İşletim Ücreti” ne ilişkin 13.
maddesinin 1. fıkrası ile , Ek-1 listesinde bulunan “2.1 Hesap İşletim
Ücreti” ile ” 4.4 Nakit Avans Çekim Ücreti”nin yukarıda anılan
mevzuat kapsamında, dayanağı yasal düzenlemeyi aşar nitelikte olması, davalı
idarece söz konusu ücretlerin zorunlu, makul ve belgelendirilebilir olduğu
yönünde, bu konuyu kanıtlayıcı hukuken geçerli, somut ve objektif bilgi ve
belgeler sunulamaması karşısında, hukuka ve dayanağı yasal düzenlemeye aykırı
olduğu değerlendirilen anılan düzenlemelerin iptal edilmesi gerektiği, Ek-1
listesinde bulunan “5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Ödemeler”
maddesi yönünden ise hukuka ve dayanağı yasal düzenlemeye aykırılık
bulunmadığından davanın reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Ayşegül Şahin
,, Düşüncesi : 28.11.2013 günlü, 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 3. fıkrasında;”
Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak
yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında
yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda
yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici
kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından
tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak
her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar
Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi
koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından
belirlenir.” kuralı getirilmiştir.
Anılan düzenlemeye dayalı olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
tarafından bazı maddeleri bu davaya konu edilen Finansal Tüketicilerden
Alınacak Ücretlere İlişkin Usul Esaslar Hakkında Yönetmelik çıkarılmış ve
3.10.2014 günlü, 29138 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Yönetmeliğin 1. maddesinde bu Yönetmeliğin amacının, kuruluşlar tarafından
finansal tüketicilere sunulan ürün veya hizmetlere ilişkin olarak faiz veya kâr
payı dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara
ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu vurgulanmış; 4. maddesinde ise,
kuruluşların; “Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve
kart çıkaran kuruluşları”; ücretin de; “Finansal tüketiciden faiz,
kâr payı, vergi, fon ve benzeri yasal giderler dışında talep edilen ücret,
komisyon, masraf ve benzeri adlar altındaki her türlü parasal tutarı”
ifade edeceği belirtilmiştir.
Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasında; “Finansal tüketicilere
kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan
sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin Yönetilmesi amacıyla alınan
tahsis ücreti dışında … başkaca bir ücret alınamaz” düzenlemesi; 13.
Maddesinin 1. fıkrasında; “… Hesap işletim ücreti, finansal tüketicinin
hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili kuruluşun belirlediği
dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir’ düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin dava konusu edilmeyen 6. maddesinde, bu
yönetmelik ve ekinde yer alanların dışında herhangi bir ürün ve hizmet için
ücret alınamayacağı vurgulanmış- Ek-1 de alınabilecek Ücretler arasında
“1.1. Tahsis Ücreti” ne, “2.1. Hesap İşletim Ücreti’ ne, “4
4′ Nakit Avans Çekim Ücretine” ve “5.7. Kamu Kurum ve Kuruluşlarına
Yapılan Ödemelere yer verilmiş; böylece, kredi verilen kuruluşların sayılan
ücretleri almalarına olanak sağlanmıştır.
Her biri özel hukuk tüzel kişisi olan kredi veren kuruluşlar ile kredi alan
gerçek ve tüzel kişiler arasında serbest iradeleriyle gerçekleştirilen kredi
sözleşmelerinin özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Bu
çerçevede, taraflar sözleşmede öngörülmek suretiyle, sözleşme hukukunun genel
çerçevesi içerisinde ilişki kurabilirler. Dolayısıyla, tarafların sözleşme
özgürlüğüne müdahale niteliğindeki idari düzenlemeler hukuka aykırı olur.
Diğer taraftan kâr amacıyla kurulmuş birer özel hukuk tüzel kişisi olan
kredi veren kuruluşlar, kredi verdikleri müşterilerinden kredi faizi tahsil
ederlerken, bu faaliyet için, yani kredi işlemini gerçekleştirirken genel
olarak bir külfete katlanmaktadırlar. Buna göre, kredi veren kuruluşların genel
olarak katlanmış oldukları bu külfet ve masrafların da tüketiciye yansıtılması
doğaldır.
Ancak, Yargıtay’ın tüketici hukukunu da dikkate alarak kredi
sözleşmeleriyle ilgili verdiği; kredi veren kuruluşun, tüketicilerden sadece
zorunlu, makul ve belgelendirilebilen masrafları isteyebileceğine ilişkin
kararlar, yerleşik içtihat haline gelmiştir. Kaldı ki, kredi veren kuruluşların
kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir talepte
bulunamayacağı Yasada da açıkça vurgulanmıştır.
Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere ilişkin Usul Esaslar Hakkında
Yönetmelikte, dava konusu edilen maddelerinde yer alan ödeme ve ücretlerin
hangi durumlarda, ne ölçüde alınabileceği, niteliği, açıkça sebebi ve
kapsamının ne olduğu düzenlenmemiştir. „
Buna göre, davaya konu düzenlemeler, Yönetmeliğin dayanağı olan 6502 sayılı
Yasa’nın 4, maddesinin 3. fıkrasına, ayrıca bu konuda yerleşik Yargıtay
içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile davaya konu yönetmelik
maddelerinin iptali gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları
dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasının “Finansal
tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına
olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi
amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi
ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti
gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis
ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez. Kurul, gerekli
gördüğü hallerde bu sınırı artırmaya ve azaltmaya yetkilidir.”, 13.
maddesinin 1. fıkrasının “Hesap işletim ücreti, finansal tüketicinin hesap
sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili kuruluşun belirlediği
dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir. Hesabın yıl içerisinde kapatılması
hâlinde, hesabın açık olduğu döneme tekabül eden ücret alınabilir. Hesap açma
ve kapama işlemleri ile hesap cüzdanı yazdırma işlemlerinden herhangi bir ücret
alınamaz.” hükümleri ile anılan Yönetmeliğin Ek-1 listesinde bulunan
“1.1 Tahsis Ücreti, 2.1 Hesap İşletim Ücreti, 4.4 Nakit Avans Çekim
Ücreti, 5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan ödemeler” adı altındaki
ücretlerin iptali istemiyle açılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1.
maddesi “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve
güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel
tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici
önlemleri almak, tüketicileri kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ye
bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik
etmeye ilişkin hususlar, düzenlemektir.” hükmünü, “Temel
İlkeler” başlıklı 4. maddesinin 3 fıkrası ise- tüketiciden, kendisine
sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi
düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi
düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar İçin ek bir
bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve
kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise
tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri
ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun
ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” hükmünü içermektedir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından hazırlanan ve
03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik’te kuruluşlar tarafından finansal tüketicilere sunulan ürün veya
hizmetlere ilişkin olarak faiz veya kâr payı dışında alınacak her türlü ücret,
komisyon ve masraf türleri ile bunlar ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
Sözkonusu Yönetmelik ile bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar
ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından ücretlendirilebilecek olan ürün ve
hizmetler Ek-1’de belirlendikten sonra, anılan Yönetmeliğin 6. maddesinde, bu
Yönetmelik ve Ek’inde yer alanlar dışında herhangi bir ürün veya hizmet için
ücret talep edilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
6502 sayılı Kanun’da yapılan düzenlemede tüketiciden alınabilecek ücret,
masraf ve komisyonlar tespit edilirken BDDK tarafından belirlenen bu
masrafların; Kanun’un ruhuna ve tüketicinin korunması amacına uygun olup
olmadığının denetlenmesi bakımından Yargıtay içtihatları ile yerleşik hale
gelen haklı, makul ve belgeli olma kriterlerini sağlayıp sağlamadığının
belirlenmesi önem arz etmektedir.
Uyuşmazlığın, Yönetmeliğin dava konusu olan 10. maddesinin birinci fıkrası
ve buna bağlı olan Ek-1’de yer alan “1.1 Tahsis Ücreti” ile “4.4
Nakit Avans Çekim Ücreti” ve “5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan
Ödemeler” e ilişkin kısmı incelendiğinde;
Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasında; “Finansal tüketicilere
kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan
sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan
tahsis ücreti dışında … başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis ücreti,
kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez. Kurul, gerekli gördüğü
hallerde bu sınırı artırmaya ve azaltmaya yetkilidir.” düzenlemesi yer
almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 116. maddesi anlamında tacir sayılan bankalar ve
finans kuruluşlarının yaptıkları işlemlerden veya verdikleri hizmetlerden
dolayı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca müşterilerinden ve tüketicilerden
ücret talep etmek hakkına sahip oldukları açıktır. Bakanlar Kurulu’nun verdiği
yetki uyarınca, 15.11.2014 tarih ve 29176 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Mevduat
ve Kredi Faiz Oranlan ve Katılma Hesaplan Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile
Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ’in
4. maddesi de “(1) Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki
kredilere uygulanacak faiz oranlan ile faiz dışında sağlanacak diğer
menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe
belirlenir. (2) Tüketici kredilerinde faiz dışında sağlanacak diğer menfaatler
ve tahsil olunacak masraflar açısından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
tarafından yürürlüğe konulan ve 3/10/2014 tarihli ve 29138 sayıl. Resmî
Gazete’de yayımlanan Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usûl ve
Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri saklıdır.-(3) Kredili mevduat
hesaplarında uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranları 5464 sayılı Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26 ncı maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından belirlenen azami oranları geçemez.” Düzenlemesine yer
vererek banka ve finans kuruluşlarının müşterilerinden ve tüketicilerinden faiz
dışında menfaat ve ücret talep etmesine imkân tanımaktadır.
Günümüz modern toplum yaşamında ve ekonomik hayatta önemli bir yere sahip
olan bankalar ve finans kuruluşlarının ekonomik büyümeyi finanse ettikleri ve
sürdürülebilir sağlıklı ekonomilerin temelini oluşturdukları yadsınamaz bir
gerçektir. Bu nedenle kamusal gözetim ve denetim altında bulunan bankalar ve
finans kuruluşlarının tüketici kredilerinden kaynaklanan birtakım masraflarını,
sadece faiz kalemi içerisinde yansıtmasının beklenemeyeceği, Yönetmelik’te
belirlenen sınırlar içerisinde makul, haklı ve belgeli olmak koşullarını
sağlamak şartıyla bir takım masraf ve ücretleri tüketicilerden talep
edebilecekleri mevzuatça uygun görülmektedir. Bu nedenle kredi ihtiyacının
karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin
yönetilmesi amacıyla “1.1 Tahsis Ücreti”nin tüketicilerden talep
edilebilecek ücretler arasında belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Banka ve finans kuruluşlarının mevcut yapılanmaları dahilinde, otomatik
nakit çekmeye olanak sağlayan makineler aracılığıyla tüketiciye farklı yerlerde
haftanın her günü ve 24 saat çeşitli bankacılık vs nakit kredi kullanım hizmeti
sunması nedeniyle finansman maliyeti haricinde kira, teknik servis ve bakım,
vb. masraflara katlanmak durumunda olduklarından, bu maliyetlerin karşılığı
olarak “4.4. Nakit Avans Çekim Ücreti”nin finansal kuruluşlar
tarafından ücretlendirilebilecek kalemler arasında belirlenmesinde yukarıda
anılan mevzuat hükümlerine aykırı bir durum tespit edilmemiştir.
Banka ve finans kuruluşlarınca yapılan zorunlu giderlerin kanundan ve diğer
mevzuattan kaynaklanması durumunda tüketici bu giderleri ödemek durumundadır.
Zira, banka tarafından tahsil edilen bu giderler, banka tarafından ilgili kamu
kurum veya kuruluşuna ödenmekte olup, bankaların bu durumdan herhangi bir
kazancı bulunmamaktadır, (örneğin; Banka Sigorta Muameleleri Vergisi-BSMV%5,
Doğal Afet Sigortası-DASK). Bu nedenle “5.7. Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan
Ödemeler” in tüketicilerden talep edilebilecek ücretler arasında
belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Uyuşmazlığın, Yönetmeliğin dava konusu olan 13. maddesinin 1. fıkrası ve
buna bağlı olan Ek-1’de yer alan “2.1 Hesap İşletim Ücreti” ne ilişkin
kısmı incelendiğinde;
Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasında; “… Hesap işletim ücreti,
Finansal tüketicinin hesap sayısına bağlı olmaksızın müşteri bazında ilgili
kuruluşun belirlediği dönemlerde tahakkuk ve tahsil edilebilir… ”
düzenlemesi yer almaktadır.
Dava konusu Yönetmelik’te hesap işletim ücretinin açık bir tanımı
yapılmamakla birlikte, davalı idare savunma dilekçesinde hesap işletim
ücretini, “… Adından da anlaşılacağı üzere hesabın işletilmesinden
kaynaklanan bir ücret olarak, hesaba ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılması,
kontrolü ve sürdürülmesinden kaynaklanan masraflar.” olarak tanımlamıştır.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasında ise, hesap
işletim ücretinin, finansal tüketicinin “hesap sayısına bağlı olmaksızın
müşteri bazında” tahakkuk ve tahsil edileceği vurgulanmıştır. O halde,
hesap işletim ücreti, hesap sayısı, hesabın tutarı, hesaptaki işlem sayısı vb.
gibi hususlar dikkate alınmaksızın sadece müşteri bazında alındığına göre,
davalı idarenin savunmasında belirtilen hususlar hesap işletim ücretinin
dayanağı olarak kabul edilemez.
Buna göre, davaya konu olan düzenlemede açıkça sebebi gösterilip, niteliği
ortaya konulamayan “hesap işletim ücreti” alınmasını öngören
düzenleme, Yönetmeliğin dayanağı olan 6502 sayılı Kanun’un 4/3. maddesi ile bu
konuda yerleşik yargı kararlan çerçevesinde ücret, komisyon ve masrafların
haklı, makul ve belgeli olması gerektiği kriterlerine aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere ilişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13, maddesinin 1. fıkrası ve Ek-1
listesinde bulunan “2.1 Hesap İşletim Ücreti” ne yönelik kısmının
İPTALİNE oybirliği ile, davanın Yönetmeliğin 10. maddesinin birinci fıkrası ve
Ek-1 listesinde bulunan “1.1 Tahsis Ücreti, 4.4 Nakit Avans Çekim Ücreti,
5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Ödemeler” e yönelik kısmının ise
REDDİNE “tahsis ücreti” bakımından oyçokluğu, diğer kısımları bakımından
oybirliği ile, dava kısmen iptal, kısmen ret şeklinde sonuçlandığından aşağıda
dökümü yapılan 360,60-TL yargılama giderlerinin yarısının davacı üzerinde
bırakılmasına, geriye kalan yarısının davalı idareden alınarak davacıya
verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.980-TL
avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.980-TL avukatlık
ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, kararın tebliğini
izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna
temyiz yoluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 06.02.2018
tarihinde karar verildi.
KARŞI OY :
Dava; 03.10.2014 tarih ve 29138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. fıkrasının, 13. maddesinin 1.
fıkrasının, Ek-1 listesinde bulunan “1.1 Tahsis Ücreti, 2.1 Hesap İşletim
Ücreti, 4,4 Nakit Avans Çekim Ücreti, 5.7 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan
ödemeler” adı altındaki ücretlerin iptali İstemiyle açılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 3.
fıkrasında;” Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında
haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal
yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi
menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep
edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran
kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden
faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara
ilişkin usu! ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun
olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
tarafından belirlenir.” kuralı getirilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da yer alan bu
düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere BDDK tarafından çıkarılan Yönetmelikte,
tüketicilerden alınabilecek masraf, komisyon ve diğer ücretler belirlenirken,
Kanun’da öngörülen koşullara uygun bir düzenleme yapılması zorunluluktur. Buna
göre BDDK tarafından tüketiciden alınabilecek masraflar belirlenirken,
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ruhuna uygun ve tüketiciyi koruyacak
şekilde düzenleme yapılması gerekmektedir. Tüketiciden talep edilen masraflar
yönünden BDDK’nın belirlediği listenin kanunun ruhuna ve tüketicinin korunması
ilkesine uygun olabilmesi için, bu masraf ve ücretlerin, tüketicinin kendisine sunulan
mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi
düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi
düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masrafların karşılığı
olmaması ve yerleşik Yargıtay içtihatları çerçevesinde, aynı zamanda haklı.,
makul ve belgeli olması zorunludur.
Yönetmelikte tahsis ücretinin açık bir tanımı yapılmamakla birlikte, her ne
kadar Yönetmeliğin Dava konusu 10/1 maddesinde “… Kredi ihtiyacının
karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin
yönetilmesi amacıyla…” tahsis ücreti alındığı ifade edilmekte ise de, davalı
idareci dosyaya sunulan savunma dilekçesinde, “tahsis ücreti”nin bankalar ve
finans kuruluşlarının aktif ve pasif varlıkları arasındaki vade
dengesizliğinden kaynaklanan ve literatürde “erken ödeme riski” olarak
adlandırılan riskten korunma sağlamaya yönelik bir araç olarak kullanıldığı
belirtilmektedir. 6502 sayılı Kanun’un “Erken Ödeme” başlıklı 37. Maddesinin 2.
fıkrasının “Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi hâlinde, sözleşmede
yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce
yapılması durumunda, konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken
ödeme tazminat, talep edilebilir. Erken ödeme tazminatı gerekli faiz indirimi
yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı Kuruluşuna erken
ödenen tutarın kalan vadesi otuz altı ayı aşmayan kredilerde yüzde birini,
kalan vadesi otuz altı ayı aşan kredilerde ise yüzde ikisini geçemez. Oranların
değişken olarak belirlenmesi halinde tüketiciden erken ödeme tazminatı talep
edilemez.” hükmü ile bankalar ve finans kuruluşlarının anılan erken ödeme
riskine karşı korunduğu dikkate alındığında, “tahsis ücreti uygulaması ile
banka ve finans kuruluşlarının katlanmak durumunda oldukları risklere karşı
ikinci bir güvence sağlanmaya çalışılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte
değerlendirildiğinde kredi veren kuruluşların tüketicilerden aldığı tahsis
ücretinin gerek niteliği, gerek unsurları, gerekse haklı, makul ve
belgelendirilebilen bir ücret olduğu ortaya konulamamıştır.
Bu durumda, yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, Yönetmeliğin
“tahsis ücreti” alınmasına ilişkin 13. maddesinin 1. fıkrası ile Ek-1
Listede yer alan “tahsis ücreti” ne ilişkin kısmında hukuka ve
dayanağı Yasal düzenlemeye uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasının ve Ek-1
listesinde bulunan “1.1 Tahsis ücreti” düzenlemesinin iptal edilmesi
gerektiği düşünüldüğünden, çoğunluğun kararına katılmıyoruz.
TÜKETİCİDEN HESAP İŞLETİM ÜCRETİ ALINMASI HUKUKA AYKIRIDIR December 27th, 2018admin