Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/12-385 E., 2010/381 K.
İçtihat Metni
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Ankara
13.İcra Hukuk Mahkemesinden verilen 19.08.2009 gün ve 2009/1101 E. 2009/1269
K.sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan
25.11.2009 gün, 2009/12-504 Esas, 2009/548 Karar sayılı ilamın, karar
düzeltilmesi yoluyla incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından verilen
dilekçe ile istenilmiş; Hukuk Genel Kurulu’nun 03.03.2010 gün ve 2010/12-124
Esas-2010/110 Karar sayılı ilamıyla bu istem kabul edilmekle ilk karardan
dönülmüş ve bozma kararı kaldırılarak direnme kararının onanmasına karar
verilmiştir. Borçlu T.C. Milli Savunma Bakanlığı vekili bu karara karşı karar
düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili
bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, icra Müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.
Mahkemece; işin ticari olduğu saptanarak ticari reeskont (temerrüt) faizi
uygulanmak sureti ile hesap yapan bilirkişi raporu esas alınarak şikayetin
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayetçi/borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece “..Alacağa
23.06.2006 tarihi itibarı ile faize hükmedildiğinden ve bu tarih itibarı ile
3095 Sayılı Kanunun 5335 Sayılı Kanun ile değişik 1.maddesi yürürlükte
bulunduğundan bu madde hükümlerinin tatbiki ile faiz oranlarının hesaplanması
gerekir iken, bilirkişice işin ticari olduğu saptanarak ticari reeskont
(temerrüt) faizi uygulanmak sureti ile sonuca gidilmesinin yerinde
olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuş; Karşı taraf/alacaklı vekilinin
karar düzeltme istemi de oyçokluğuyla reddedilmiş; mahkemenin önceki kararda
direnmesi üzerine hükmü şikayetçi/borçlu vekili hükmü temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca, özel daire kararında yer alan gerekçelerle, direnme
kararı oyçokluğu ile bozulmuş; karşı taraf/alacaklı vekili karar düzeltme
isteminde bulunarak, direnme kararının onanmasını istemiştir.
Karar düzeltme istemi Hukuk Genel Kurulunca incelenerek sonuçta bozma kararının
kaldırılmasına ve direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Borçlu Bakanlık vekili bu kez Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararına karşı karar
düzeltme isteminde bulunmuştur.
Borçlu vekili tarafından ileri sürülen karar düzeltme isteminin sonuca
bağlanabilmesi; bu istemin, aynı ilâm hakkında birden fazla karar düzeltme
istemi niteliğinde ve buna göre de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu’nun 442/1. maddesi hükmünde yer alan yasaklama kapsamında olup
olmadığının tespitine bağlıdır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, usul hukukumuzda karar düzeltme, olağan kanun
yollarından olup; kanunda gösterilen sınırlı haller için düzenlenmiş; koşulları
açıklanmıştır.
Karar düzeltmeye ilişkin hükümler, 07/10/2004 tarih ve 25606 S.R.G. de
yayımlanan 26/09/2004 kabul tarihli ve 5236 S.K.nun 20.maddesi ile yürürlükten
kaldırılmışsa da, bunlar istinaf mahkemeleri faaliyete geçene kadar
yürürlüktedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 440.maddesinde hangi
kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebileceği; hangilerine karşı
gidilemeyeceği, gösterilmiştir.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 442. maddesinde de;
“Aynı ilam aleyhine bir defadan ziyade tashihi karar talebi mesmu olmadığı
gibi tashihi karar arzuhalinin reddine veya kabuliyle kararı sabıkın tadiline
dair sudur eden hükümlere karşı dahi tashihi karar caiz değildir.
Şu kadar ki iki taraftan biri tashihi karar ettiği halde arzuhal suretinin
tebliği tarihinden itibaren on beş gün içinde diğer taraf gerek mahsusen ita
edeceği arzuhalde ve gerek asıl arzuhale cevaben vereceği layihada itirazatını
beyan ile tashihi karar talep edilir.
Tashihi karar talebi esbabı mezkureye mutabık görülmezse arzuhalin reddine ve
mustedii tashihten yüz liraya kadar cezayı nakdi alınmasına ve muvafık ise
kabulüne karar verilir. Tashihi karar arzuhalinin kabulü, tashihi talep edilen
karar hilafında karar verilmesini mucip addolunamaz. Tashihi karar icrayı tehir
etmez.” hükmü yer almaktadır.
Buna hükme göre ; aynı ilâm aleyhine bir defadan fazla karar düzeltme isteği
mesmu olmadığı gibi karar düzeltme dilekçesinin reddine veya kabulü ile eski
kararının değiştirilmesine dair verilen hükümlere karşı karar düzeltme isteği
de caiz değildir.
Önemle vurgulamakta yarar vardır ki, HUMK.’nun 442.maddesi, bir davada birden
fazla karar düzeltme isteminin değil, aynı ilâm (Yargıtay ilamı) hakkında
birden fazla karar düzeltilmesi isteminin kabulünü yasaklamıştır.
Eş söyleyişle, bir davada verilen hüküm birden fazla defa bozulursa, bozmaya
uyularak verilen her yeni hükme karşı temyiz yoluna ve Yargıtay’ın temyiz
incelemesi sonucunda verdiği karara karşı da karar düzeltme yoluna başvurulabilir.
HUMK’ nun 442/1.maddesi ile yasaklanan husus ise, bir hükmün temyizen
incelenmesi üzerine verilen aynı (Yargıtay) kararına karşı bir defadan fazla
karar düzeltme yoluna başvurulmasıdır. Maddede, açıklanan bu hususun
düzenlenmesi yanında, karar düzeltme dilekçesinin reddine veya kabulü ile
önceki kararın değiştirilmesine dair verilen hükümlere karşı dahi karar
düzeltme isteminin dinlenemeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
Bu şekliyle maddedeki düzenleme üç hale ilişkin olup, şöyle sıralanabilir:
Bunlardan ilki “aynı ilâm aleyhine bir defadan fazla…” sözlerinde
ifade olunduğu üzere ilamın, karar düzeltme isteminin esastan incelenerek
yerinde görülmemesi nedeni ile reddine ilişkin olması; ikincisi, karar düzeltme
dilekçesinin reddine örneğin istemin esası incelenmeden dilekçenin süre
yönünden reddine ilişkin bulunması; üçüncüsü ise karar düzeltme isteminin
kabulü ile önceki kararın değiştirilmesi yönünde olmasıdır.
Bu üç hali ortaya koyan ilamlara karşı yeniden karar düzeltme isteminde bulunulamaz.
Ancak maddi hataların her zaman düzeltilebileceğine ilişkin hukukun genel
prensibinin saklı olduğu da unutulmamalıdır. Örn. süresinde yapıldığı halde
istemin süresinde olmadığından reddedilmesi halinde açık bir maddi hatanın
varlığı nedeniyle süre yönünden red kararından dönülerek işin esasının
incelenmesi olanaklıdır.
HUMK nun 442.maddesinde mutlak olarak ilamdan söz edilmiş olup, muhtevasına
herhangi bir atıf yapılmamıştır. Onun için, Yargıtay kararı ister uyuşmazlığın
esasına, isterse yetki, görev gibi konulara ilişkin olsun, her halde Yargıtay
ilamı hakkında sadece bir defa karar düzeltme talebinde bulunulabilir (YHGK
19.11.1976 gün, 1/1919-2945).
Bu durum, çeşitli ihtimallere göre incelenmelidir:
Yargıtay Dairesi veya Hukuk Genel Kurulu, temyiz incelemesi sonucunda vermiş
olduğu karara (ilama) karşı yapılan karar düzeltme talebini esastan reddetmiş
ise, artık taraflar bu ret kararına karşı yeniden karar düzeltme yoluna
gidemezler.
Daha önce karar düzeltme yoluna başvurmamış olan taraf da, temyiz incelemesi
sonucunda verilmiş karara karşı yapılan karar düzeltme incelemesinde verilen
karara karşı karar düzeltme yoluna gidemez.
Bundan başka taraflar, Yargıtay’ın karar düzeltme talebinin reddine ilişkin
(ikinci) kararına karşı da karar düzeltme yoluna gidemezler.
Yargıtay Dairesi veya Hukuk Genel Kurulu temyiz incelemesi sonucunda vermiş
olduğu karara karşı yapılan karar düzeltme talebini mesmu olmadığından dolayı
(usulden) reddetmiş ise, bu halde de taraflar, kural olarak Yargıtay’ın karar
düzeltme talebinin reddine ilişkin kararına karşı karar düzeltme yoluna
gidemezler. Ancak, Yargıtay’ın karar düzeltme talebini usulden reddetmesi maddi
hata nedeniyle olmuş ise, karar düzeltme talebinde bulunan tarafın başvurusu
üzerine Yargıtay bu maddi hatayı düzelterek karar düzeltme talebinin esası
hakkında inceleme yapar.
Yargıtay Dairesi veya Hukuk Genel Kurulu esas hakkında yaptığı temyiz
incelemesi sonucunda vermiş olduğu bir karara karşı yapılan karar düzeltme
talebini yerinde gördüğü için kabul etmiş ve kararını düzeltmiş ise; taraflar,
Yargıtay’ın karar düzeltme talebi kabul ederek verdiği bu yeni karara karşı
karar düzeltme yoluna gidemezler.
Yargıtay Dairesi veya Hukuk Genel Kurulu temyiz talebini mesmu olmadığından
dolayı (usulden) reddetmiş, bu ret kararına karşı başvurulan karar düzeltme
talebini de reddetmiş ise; taraflar, kural olarak Yargıtay’ın karar düzeltme
talebinin reddine ilişkin bu kararına karşı tekrar karar düzeltme yoluna
gidemezler.
Yargıtay dairesi veya Hukuk Genel Kurulu temyiz talebini mesmu olmadığından
dolayı (usulden) reddetmiş, bu ret kararına karşı başvurulan karar düzeltme
talebini kabul etmiş ise; bunun üzerine Yargıtay dairesi temyiz ve karar
düzeltme talebinde bulunanın talebini ilk defa esastan inceler. Ancak esas hakkındaki
bu inceleme ilk defa yapıldığından, karar düzeltme talebi üzerine yapılmasına
rağmen temyiz incelemesi niteliğindedir. Bu nedenle taraflar, Yargıtay’ın bu
inceleme sonucunda verdiği karara karşı karar düzeltme yoluna gidebilirler.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere karar düzeltme mahiyet bakımından üst
yargı organlarının hatalarından dönmelerini sağlayan bir rücu yoludur; burada
bir üst merci tarafından verilen hükmün tekrar aynı merci tarafından bozulup
düzeltilmesi söz konusudur. Yâni ilk karardan dönülmekte; varlığı kabul edilen
hata düzeltilmektedir.
442.maddenin 1.fıkrasına göre, aynı ilâm aleyhine bir defadan fazla karar
düzeltme istenemeyeceği gibi, karar düzeltme dilekçesinin reddine veya kabulü
ile eski kararın tadiline dair Yargıtay kararlarına karşı da bu yola gidilemez
(md. 442 f. I).
Açıklanan nedenlerle; somut olayda dairenin esasa ilişkin kararına direnilmiş;
Hukuk Genel Kurulunca da bu bozma ilamı benimsenerek mahkeme kararı
bozulmuştur. Bu karara karşı karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Hukuk
Genel Kurulu bu kez daire kararını değil, mahkeme kararını yerinde bulmuş ve
karar düzeltme isteminin kabulü ile kararı onamıştır.
Borçlu vekili karar düzeltme yoluyla düzeltilmiş aynı karara karşı ikinci kez
karar düzeltme başvurusunda bulunmuş olmakla; HUMK.nun 442/1’nci maddesine göre
aynı ilam aleyhine bir defadan fazla karar düzeltme istemi dinlenemeyeceğinden
borçlu Bakanlık vekilinin karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek
gerekmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle borçlu vekilinin karar düzeltme
dilekçesinin REDDİNE, HUMK.nun 442/3.madde hükmü uyarınca takdiren 172.00 TL
para cezasının karar düzeltilmesini isteyen borçludan alınarak hazineye gelir
kaydedilmesine, 14.07.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.