ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİYE DAİR KARARLAR KESİN HÜKÜM TEŞKİL ETMEZ


Yazar: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
09.05.2024 17:27:13
ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİYE DAİR KARARLAR KESİN HÜKÜM TEŞKİL ETMEZ

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2023/456 E. 2023/3751 K. 05.07.2023 T.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ziynet alacağı davasının kabulü ile 5 adet, toplam 80 gr bilezik bedeli olan 20.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından, her iki dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ziynet alacağı bedeli toplam 20.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin sair yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin sorumsuz olduğunu, evine, eşine ve çocuğa bakmadığını, sürekli alkol aldığını, bilezikleri aldığını ve bozdurduğunu, taraflar arasındaki ilk boşanma davasından feragat edilmesinden sonra kadının arabasını sattığını, kadının kredi kartıyla borçlandığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine ve çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ile ziynet eşyalarına karşılık 20.000,00 TL'nin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap ve vekili ikinci cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, maddî yükümlülükleri yerine getirmeyenin kadın eş olduğunu, evlilik birliği içinde sürekli "senin paran benim param" diyerek erkeğin gururuyla oynadığını, erkeğin daha önceki eşinden olan çocukları için nafaka ödediğini ve kadına nafaka ödeyemeyeceğini ve ziynetlerle araba alındığını ve arabanın da bozulduğunu belirterek her iki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar arasında daha önceden görülen ve kadının feragat ettiği davadan sonra eşine verdiği sözleri tutmayan, evin maddî giderlerini karşılamayan, kadının ziynetleri ile alınan aracı eşinden habersiz olarak başkasına satan ve 20.11.2019 tarihinde eşinin kredi kartını kullanarak borçlanan erkeğin tam kusurlu olduğu, uzman raporu uyarınca çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ve baba ile yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisinin üstün yararına olduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Mert'in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası pazar günü saat 09.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında, dini bayramların ikinci günü sat 09.00 ile aynı gün 17.00 arasında kişisel ilişki tesisine, boşanma kararı kesinleşinceye kadar kişisel ilişkinin tedbiren bu şekilde sağlanmasına, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine ve kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile 5 adet toplam 80 gr bilezik karşılığı 20.000,00 TL'nin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur tespitinin doğru olmadığını, davacı kadın tarafından daha öncesinde açılan ve feragat edilen dava sonrası tarafların barıştığını, tarafların barışmalarından sonra yaşanan olayların da erkeğe kusur olarak yüklendiğini, kadın tanıklarının akraba olduğunu ve yanlı beyanda bulunduklarını, tarafların işbu dava sonrası da görüşmeye devam ettiğini, davalının eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini, kişisel ilişkinin sınırlı kurulmasını gerektirecek bir durum olmadığını, yerleşik yargı içtihatları uyarınca yatılı kişisel ilişkiye hükmedilmesi gerektiğini ve kadının ziynet alacağı davası harcını yatırmadığını, davayı ispatlayamadığını belirterek her iki dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davaların reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu ve kişisel ilişkiye dair ilâmların maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip koşulların değişmesi halinde her zaman kişisel ilişkinin değiştirilmesinin talep edilebileceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek her iki dava yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığı, erkeğe yüklenen kusurların ispatlanıp ispatlanmadığı, kadına yüklenecek bir kusur bulunup bulunmadığı ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 323 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.