ALACAĞIN TAHSİLİ ADINA BORÇLUNUN MİRAS BIRAKAN SORGUSUNUN YAPILMASI TALEBİNİN REDDİNE İLİŞKİN KARARLARIN HUKUKA AYKIRILIĞI


Yazar: Av. Bilge İŞ & Av. Selçuk ENER
07.03.2023 12:42:59
ALACAĞIN TAHSİLİ ADINA BORÇLUNUN MİRAS BIRAKAN SORGUSUNUN YAPILMASI TALEBİNİN REDDİNE İLİŞKİN KARARLARIN HUKUKA AYKIRILIĞI

Bu yazıda, alacaklıların gerek kendisinin gerekse bir meslektaşa vekalet vererek alacağını tahsil amacıyla başlattığı icra takiplerinde, borçludan alacağını tahsil etmekte zorlandığı ve hatta imkansız hale geldiği aşamada, borçlunun ölen akrabalarından miras kalıp kalmadığının öğrenilmesi amacıyla nüfus kaydı çıkarılması gerekmektedir. Fakat bazı icra müdürlüklerince özellikle son zamanlarda bazı içtihatlar dayanak olarak gösterilerek talepler reddedilmektedir. Bu haksız kararların dayandığı içtihatların ne denli yanlış anlaşıldığı ve yarattığı sorunlar ve hatta avukatlık kanununa aykırılığı üzerinde durulacaktır.

Alacaklıların alacağını tahsil amacı ile giriştiği icra takiplerinde borçlu üzerinde yapılan tüm sorgulamaların sonucunun alacağın tahsilinde elverişsiz olduğunu düşünün, ki bu durum sık sık rastlanan bir durumdur. Zira özellikle çok sayıda alacaklısı olan borçlular, alacaklılardan kaçmak amacı ile resmi kurumlar nezdinde hiçbir malvarlığı bırakmamakta, üzerindeki tüm malvarlığını başkasının üzerine geçirmektedir. Hal böyle olunca alacaklının, borçlunun ölen yakınlarından miras olarak herhangi bir malvarlığı intikal edip etmediğini öğrenmek dışında bir çaresi kalmamaktadır ki bu hakkın son çare olmasında da bir zorunluluk yoktur. Zira alacaklı borçlunun nezdindeki alacakların sorgusunda bir sıraya tabi olmak zorunda da değildir.

İcra müdürlüklerince bahse konu talepler, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/33810 E., 2016/13366 K. sayılı ve 5.5.2016 tarihli;

                                                                                                                                             

 “...Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Milas İcra Hukuk Mahkemesi 2015/63 E., 2015/8 K. ve 8.4.2015 tarihli kararı;

Davacı vekilinin mahkememize sunduğu 11/03/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile; Milas 2.İcra Müdürlüğünün 2014/1491 Esas sayılı dosyasından borçlu R.Y. hakkında yapılan takip kapsamında icra müdürlüğünden borçlu'nun anne babasını gösterir nüfus kaydının Uyap mernis sisteminden sorgulanarak eğer borçlunun anne ve babası ölü ise anne babasından kendisine intikal eden miras payı üzerine haciz konulması için uyap takbis sisteminden murisler adına taşınmaz kayıt payı üzerine haciz konulmasını talep ettiklerini, icra müdürlüğünün 02/03/2015 tarihinde talep ile ilgili red kararı verdiğini, yine 06/03/2015 tarihli kararı ile de düzeltme kararının reddine karar verildiğini, taleplerinin hacze kabil mal olup olmadığının sorgulanmasına ilişkin olduğunu, eğer borçlunun anne ve babası ölü değil ise bu aşamada herhangi bir şekilde takbis sisteminden sorgulamaya gerek olmadığının, ölü olması durumunda sorgulamanın yapılması gerektiğini, bu bahisle İ.İ.K.nun 94. Maddesi gereğince borçluya murislerden intikal edecek taşınmaz miras payının haczi için gerekli tespitin sorgulamanın yapılmaması ve haciz konulmamasına yönelik 06/03/2015 tarihli icra memur işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek işleminin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkememizce Milas 2.İcra Müdürlüğünün 2014/1491 Esas sayılı dosyası getirtilmiş dosyanın borçlusunun R.Y., alacaklısının Halk Bank olduğu, 7.301,99 TL takip çıkışı üzerinden ilamsız takip olduğu, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, borca itirazın bulunmadığı, alacaklı vekilinin 25/02/2015 talebi ile borçlunun anne ve babasını gösterir nüfus kayıt örneklerinin çıkartılması ölü olmaları halinde takbis sisteminden anne ve babasına ait kayıtlı taşınmazların sorgulaması ile borçluya intikal edecek hisseleri üzerine haciz konulması ile müzekkere yazılmasını talep etmiştir, Milas İcra Müdürlüğünün 02/03/2015 tarihli kararı ile söz konusu talebin anayasanın 20.maddesine aykırı olduğu kişilerin kişisel verilerinin Anayasal güvence altında olduğu, borçlu olmayan eş, anne, babanın nüfus kayıt bilgilerinin açığa çıkartılmasının Anayasaya aykırı olduğundan talebin reddine karar verildiği, bu karar üzerine alacaklı vekilince 04/03/2015 tarihinde kararın düzeltilmesi yönünde yeniden talepte bulunulduğu, icra müdürlüğünce 06/03/2015 tarihinde yeniden verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirlenerek dosyada borçlu bulunmayan kişilerin mal varlığı sorgulaması talebinin reddine karar verildiği belirlenmiştir.

Tüm dosya kapsamı, dosya içerisinde bulunan icra dosyası ile tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Milas 2.İcra Müdürlüğünün 2014/1491esas sayılı dosyası ile borçlu R.Y. hakkında ilamsız takibe başlandığı, alacaklı vekili tarafından 25/02/2015 tarihinde borçlunun anne ve babasını gösterir nüfus kayıt örneklerinin çıkartılması ölü olmaları halinde takbis sisteminden anne ve babasına ait kayıtlı taşınmazların sorgulaması ile borçluya intikal edecek hisseleri üzerine haciz konulması ile müzekkere yazılmasını talep ettiği, talebinin reddedilmesinin üzerine yapılan şikayetin incelenmesinde; borçlu dışında kalan aile efradından olan anne, baba ve eşin nüfus kaydının alınarak ölü olup olmadıkları ve ölmüş iseler dosyaya taraf kaydederek mal varlığı sorgulamasının ve araştırmasının yapılmasının icra dosyası ile ilgisi olmayan 3.kişiler yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, nüfus kaydı ve diğer sorgulama işlemlerinin hakkında takip kesinleşen borçlular yönünden uygulanacağı, 3.kişiler ile ilgili yapılacak sorgulamaların Anayasa'nın 20.Maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlere aykırılık oluşturduğu, kişilerin verilen gizliliğinin güvence altına alındığı, takip ile ilgisi bulunmayan borçlu durumunda olmayan kişilerin kişisel kimlik bilgileri ile durumlarının araştırılmasının İcra müdürlüğündü görevli katip ve müdürlerin görevleri kapsamında bulunmadığı, alacaklı vekilince, borçlunun anne ve babasının ölmüş olduğunun bildirilmesi ve taşınmaz bilgilerinin sunulması halinde İ.İ.K.'nun 94.maddesi gereğince işlem yapılabileceği belirlendiğinden şikayetin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...

                                                                                                                                             

Şeklindeki karar vb kararlar ve hatta içtihat mahkemesi olmayan Bölge Adliye Mahkemelerinin kararları ve yine bağlayıcı niteliği haiz olmayan yerel mahkeme kararları dahi dayanak gösterilerek reddedilmektedir.

Kararda değinilen Anayasa’nın

“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”

Şeklindeki 20. Maddesi olsa da maddede özel hayatın gizliliği söz konusu olup özel hayatının gizliliği korunan kişidir. Hukuk nezdinde kişi olarak kabul edilen kişi yaşayan bir kişidir. Hal böyle iken yaşamayan bir kişinin korunması gereken bir özel hayat hakkından bahsedilemeyecektir. Bahse konu kararın borçlunun özel hayatını kastetmediği aşikardır ki, eğer öyle olduğu bir an bile düşünülecek olsaydı o zaman borçlunun hiçbir malvarlığının sorgulanamayacak oluşu da gündeme gelecek olurdu.

Kaldı ki bu haktan bahsedilmesi halinde dahi bu kadar geniş yorumlanması yine Anayasa ile koruma altına alınan mülkiyet hakkının ihlali ile sonuçlanacaktır. Zira Anayasal bir hakkın korunması, yine Anayasa ile korunan başka bir hakkın da varlığı haline, hakkı koruma altına alınan kişilerin bu hakkı kötü niyetli eylemlerine karşı bir kalkan olarak kullanmasına izin verilmemelidir.

Nitekim bahse konu müdürlük kararları borçluların, sırf malvarlığının görünürlük kazanmaması adına mirasın intikal işlemlerini gerçekleştirmemesine sebebiyet vermektedir.

Yukarıda bahsi geçen değerlendirmeler dahi bahse konu kararların hukuka aykırılığını ortaya koymada yeterli olsa da bu kararların avukat ile takip edildiği dosyalarda, Avukatlık Kanunu’nun;

 “Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu İktisadî teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekâletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.”

şeklindeki 2. maddesi ile korunan avukatın bilgi ve belge edinme hakkının ihlaline sebebiyet verdiği de açıktır.

Alacaklıların alacaklarını tahsil noktasında epey zorluk çekilmekte olup müdürlüklerin kararlarına direnme konusunda gerek mesleki bilgi gerekse direnme kabiliyeti bakımından daha iyi sonuçlar alınabilecektir. Bu sebeple bu hususta takibin başından itibaren bir avukattan yardım alınması tavsiye edilmektedir.

 

Av. Bilge İŞ & Av. Selçuk ENER