ALDATAN EŞE HAKARET ETMEK BOŞANMA DAVASINDA KUSUR OLARAK KABUL EDİLMEZ


Yazar: Stj. Av. Gaye Amiklioğlu & Av. Selçuk Ener
04.12.2024 10:26:45
ALDATAN EŞE HAKARET ETMEK BOŞANMA DAVASINDA KUSUR OLARAK KABUL EDİLMEZ

ALDATAN EŞE HAKARET ETMEK BOŞANMA DAVASINDA KUSUR OLARAK KABUL EDİLMEZ

Türk Aile Hukuku evlilik birliğinin korunmasına büyük önem vermektedir. Evlilik birliği içinde taraflara bazı yükümlülükler yüklemiştir. Bu yükümlülükleri ihlal eden ve evliliğin sona ermesine sebep olan kişi boşanma davası sırasında kusurlu olarak kabul edilmektedir. Boşanma davalarında birçok husus kusur üzerinden değerlendirilir ve karara bağlanır. Bu nedenle boşanmada kusur sayılan haller çok önemlidir. Boşanmada kusur sayılan haller ve kusurun özellikleri TMK’nin 161 ve devamı maddelerinde yer alır. Eşe hakaret etmek de olayın özelliğine göre değerlendirilmek kaydıyla kusur olarak kabul edilen durumlardan biridir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aleni bir şekilde eşini aldatan kişiye karşı hakaret eden kadının söylemiş olduğu hakaret sözcüklerini tepki olarak kabul etmiş bu sebeple eşe kusur yüklenemeyeceğine karar vermiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1906 E.2018/112 K.07.02.2018 tarihli kararı şu şekildedir :

Somut olayda da davacı karşı davalı erkeğin başka bir kadınla ilişki kurmak, bu kişiyi yakın çevresine "yengeniz" diyerek tanıtıp, sosyal ortamlarda birlikte bulunmak suretiyle açık şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmıştır. Davacı karşı davalı erkeğe atfedilen bu kusur belirlemesi Özel Daire ve mahkeme arasında çekişme konusu olmamakla birlikte davacı karşı davalı erkeğin annesi olan ve tanık olarak dinlenen Mürüvvet Kalıç beyanına göre davalı karşı davacı kadının da eşine " zürriyetsiz, dürzü, gavat" şeklinde hakaret ettiği anlaşılmıştır.

Ancak hemen belirtilmelidir ki, olaya özgü nedenlerle davalı karşı davacı kadının evlilik birliği içinde aleni bir şekilde sadakatsiz bir yaşam süren eşine bu şekilde söylemiş olduğu hakaret sözcüklerinin tepki ile söylenmiş olduğu kabul edilmelidir. Tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını az da olsa kusurlu saymak mümkün değildir. Burada TMK'nın 166/2. maddesi koşullarının oluştuğundan söz edilemez.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacı karşı davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı karşısında kadının sözlerinin tepki olarak söylendiğinin kabulünün olanaklı olmadığı, sarf ettiği sözler nedeniyle az da olsa kusurunun bulunduğu, bu nedenle bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Bu itibarla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, tanık beyanlarına, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenler ve özellikle tepki niteliğinde olduğu kabul edilen davranışlarda bulunan davalı karşı davacı kadına boşanmaya sebep olan olaylarda herhangi bir kusur yüklenemeyeceği sonucuna varıldığından davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine ilişkin direnme kararı yerindedir

Boşanma davalarında kusur olgusu ve bu olgunun tespiti büyük önem arz etmektedir. Çünkü birçok husus kusur üzerinden değerlendirilir ve karara bağlanır. Kaldı ki kusurun derecesine göre talep edilen hususlar mahkeme tarafından değerlendirilmektedir. Örneğin ağır kusurlu eşin açtığı boşanma davası kabul edilmemektedir. Bu sebeple alanında uzman bir avukat ile hukuki sürecin takibi büyük önem arz etmektedir.

Saygılarımızla

Stj. Av. Gaye AMİKLİOĞLU & Av. Selçuk ENER

 

Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!