ARABULUCU ÖNÜNDE YAPILAN ANLAŞMADA İBRAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER UYGULANMAZ


Yazar: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
20.02.2024 16:05:28
ARABULUCU ÖNÜNDE YAPILAN ANLAŞMADA İBRAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER UYGULANMAZ

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2023/13025 E. 2024/110 K. 09.01.2024 T.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.01.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekilleri Avukat Yusufcan İnanç ve Avukat ... ... ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ........2013 tarihinden itibaren davalı Şirkette transmikser şoförü olarak çalışmakta iken işverence ... sözleşmesi feshedilerek kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi için 14.05.2019 tarihinde arabuluculuk görüşmelerine başlanıldığını ancak verilen sözlerin yerine getirilmediğini, arabuluculuk anlaşma belgesinin geçerli olmadığını, bu belge karşılığında ödenen tutarların mahsup edilmesi gerektiğini, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve ... ... ve genel tatil günlerinde çalışmasının devam ettiğini belirterek ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ve ... ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı Şirket arasında yapılan ihtiyari arabuluculuk görüşmesi sonucunda anlaşma sağlandığını ve anlaşma belgesinin imzalandığını, davanın reddi gerektiğini, davacının ücretinin ücret bordrolarında belirtilen tutar olduğunu, fazla çalışma, hafta tatili ve ... ... ve genel tatil ücreti alacaklarının ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı asılın ''Tutanaktaki imza bana aittir. İmzalamazsan paranı vermeyiz dediler bende ekonomik durumum nedeni ile imza atmak zorunda kaldım.'' şeklinde beyanda bulunduğu, tanıkların sözleşmenin imzalanmasına ilişkin bizzat görgülerinin olmadığı, davacı tanığı R.A'nın tutanak imzalanırken tehdit olmamakla birlikte işçinin çıkışının verileceğinden bahisle baskı yapıldığına yönelik beyanda bulunduğu, irade fesadına dayalı iddiaların somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerektiği, bizzat bilgiye sahip olmayan tanık beyanlarının başkaca delillerle desteklenmemesine göre somut ve kesin delil derecesinde olmadığı, davacı tarafından ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin 14.05.2019 tarihine kadar davalı Şirkette çalıştığını, anlaşma ile sonlandığı kabul edilen arabuluculuk müzakeresinin de 14.05.2019 tarihinde başlayıp aynı tarihte sona erdiğini, ... sözleşmesi devam ederken bir fesih işlemi yapılmadan anlaşma sağlandığını, arabuluculuğa kimin hangi tarihte başvurduğunun belli olmadığını ve davalının benzer şekildeki uygulamasının kabul edilmediği yargı kararları bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesinde açıkça ihtiyarı arabuluculuk sürecinin aynı gün olsa da işten çıkarıldıktan sonra yürütüldüğünün belirtildiği, davacı tanıklarının ihtiyari arabuluculuk sürecine dair görgüye dayalı bilgi sahibi olmadıkları, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacı tarafın irade fesadı iddialarını ispatlayamadığı, ihtiyari arabuluculuğun ... sözleşmesi feshedildikten sonra davalıya ait merkez ofiste yapılmasının, irade fesadı iddialarının ispatlanamaması karşında ... başına anlaşma tutanağını geçersiz kılmayacağı, Yargıtay içtihatları uyarınca arabulucu önünde yapılan anlaşmada ibraya ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığı, aksinin kabulü halinde arabulucu önünde tarafların anlaşmasının imkânsız hâle geleceği ve ibraya ilişkin düzenlemelerden hareketle arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerliliği hususunun değerlendirilemeyeceği ve her dosyanın kendi delil durumuna göre sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taleplere yönelik ihtiyari arabuluculuk faaliyeti neticesinde geçerli bir anlaşma sağlanıp sağlanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6325 ... Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18 inci maddesinin beşinci fıkrası şöyledir:
"(Ek: 12/10/2017-7036/24 md.) Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz."

3. 6098 ... ... Borçlar Kanunu'nun 27, 30, 39 ve 420 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 ... Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.