CEZA MUHAKEMESİ KANUNU UYARINCA İSTİNAF YARGILAMASINDA YENİ DELİLE DAYANMA


Yazar: GAYE AMİKLİOGLU & SELÇUK ENER
06.03.2023 06:38:11
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU UYARINCA İSTİNAF YARGILAMASINDA YENİ DELİLE DAYANMA

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU UYARINCA İSTİNAF YARGILAMASINDA YENİ DELİLE DAYANMA

İspat, ortaya atılan veya ona karşı ileri sürülen iddiaya ilişkin bir ikna faaliyetidir. Ortaya atılan vakıa sağlam delillerle desteklenerek hâkimde vicdani bir kanaat oluşturulmaya çalışılır. İddia edilen vakıanın ispatı ve bu delillerin mahkemeye sunulması yargı kolları açısından farklılık gösterebilmektedir. Biz bu yazımızda özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca istinaf yargılamasında yeni bir delil ileri sürme konusunu ele alacağız.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince açılan davalarda yargılamanın her aşamasında yeni bir iddiada bulunmak ve delil ibraz etmek mümkün değildir. İddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı dilekçeler teatisi aşaması sona erdikten sonra başlamaktadır. Basit yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklarda taraflar dava dilekçesi ve cevap dilekçesinde gösterdikleri delillere bağlı iken yazılı yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıklarda ise taraflar dilekçeler aşaması kesilmediği takdirde dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi içerisinde öncesinde değinmedikleri delillere değinebilirler. Dilekçeler aşaması sona erdikten sonra yeni bir iddia ortaya atmak veya dilekçeler aşamasında öne sürülmeyen bir delil sunmak karşı tarafın açık muvafakati ve bir kereye özgü ıslah ile mümkün olabilmektedir. Bu durum aynı kanunun 141. maddesinde düzenlenmiştir.

İddia Ve Savunmanın Genişletilmesi Veya Değiştirilmesi

MADDE 141-

(1) (Değişik:22/7/2020-7251/15 md.) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.

Kanun maddelerinin düzenlenme amacı mahkemenin dava konusu uyuşmazlığı kısa sürede çözüme kavuşturması için bir an önce dava konusu uyuşmazlık hakkında davanın esasına girerek yargılamaya başlamadan önce her türlü iddia, vakıa ve delillerin sunulmasını sağlamaktır.

Yargılamanın her aşamasında taraflara yeni bir delil sunma imkanı verilmiş olmaması yargılamanın en makul sürede sona ermesine imkan sağlamak amacı taşımaktadır. Yargılama sona erdikten sonra yerel mahkemenin verdiği kararlar neticesinde taraflar talep ederlerse kararı bir üst merciiye taşıyabilmektedirler. Olağan kanun yolu olarak adlandırılan istinaf ve temyiz aşamalarında yapılan incelemeler çeşitli yönleriyle ayrılmaktadırlar. İstinaf kanun yolunda yerel mahkemelerin kararları incelenirken temyiz kanun yolundan farklı olarak sadece hukuki denetim yapılmamakta aynı zamanda maddi denetim de yapılmaktadır. Yani temyiz kanun yolunda ilk derece mahkemelerinin kararları usul yönünden hukuka uygunluk denetimine tabii tutulurken, istinaf kanun yolunda davanın esasına girilerek yeniden karar verilebilmektedir. Bu durumda ise istinaf kanun yoluna başvurularda dava konusu uyuşmazlığın çözümüne yönelik ilk derece mahkemesinde sunulmamış yeni delillerin sunulup sunulamayacağı sorusu gündeme gelmektedir.

Bu konu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf kanun yolunda ‘yapılamayacak işlemler’ üst başlığı altında 357. Maddesinde özel olarak düzenlenmiştir.

Yapılamayacak İşlemler

MADDE 357-

(1)    Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz

Kanunda açıkça düzenlendiği üzere istinaf kanun yoluna başvurularda üst mahkeme, ilk derece mahkemesinde ileri sürülen delil, iddia ve savunmalar ile bağlıdır.

Delillerin ileri sürülmesi hukuk yargılamasından farklı olarak ceza yargılamasında her aşamada mümkündür. Ceza yargılamasının amacı, maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan yargılama sonuçlanıncaya kadar kanıtların toplanması gerekir. Davayı uzatmak ya da adaleti yanıltmak amacını taşımadıkça bir delilin geç ileri sürülmesi onun reddi için neden oluşturmaz. Duruşmanın her aşamasında kanıt ikame edilebilir. Kanıtlar hüküm verilinceye kadar mahkemeye sunulabilir. Taraflar istinaf aşamasında da yeni delil ileri sürebilirler. Delil, C. savcısı veya taraflarca sonradan ortaya konulmuş veya bildirilmiş olabilir. Bu durum istinaf aşamasında da gerçekleşebilir. Sanık veya katılan, CMK 177. maddesi kapsamında duruşma hazırlığı devresinde yeni delil ileri sürebilir, bunların mahkemece elde edilmesini isteyebilirler.

İstinaf başvurusunda yeni bir delil ileri süren veya yeni bir olaya ilişkin delil toplanmasını isteyen kişinin bu istemi değerlendirilmelidir. Ceza muhakemesinde amaç adil bir şekilde yapılan bir yargılama neticesinde, maddi gerçeğin araştırılması olduğundan, bir delilin, geç kalınarak, kovuşturma evresinde sunulması onun reddini gerektirmez. Nitekim CMK m. 207’ye göre, delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.(1)

Hukuk yargılamasında hakim tarafların talep ve iddiaları ile bağlıdır. Yargılama sona ermemiş olsa dahi bir tarafın davasından feragat etme şansı vardır ancak bu durum ceza yargılaması açısından geçerli değildir. Medeni yargılamada tarafların kişisel çıkarları ön planda iken ceza yargılamasında kamu düzeni ön planda tutulmaktadır ve yukarıda belirttiğimiz gibi amaç maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Cumhuriyet savcısına veya kolluğa intikal eden bir olayda, Cumhuriyet savcısı tarafından öncelikle olayın konusunun suç teşkil edip etmediğine karar verilebilmesi için, araştırmalar neticesinde elde edilen delillerle eylemin suç oluşturduğuna dair kanaat edinilmesi gerekmektedir (CMK m.170/2)(2). Suçun varlığına karar verilmesi durumunda iddianame hazırlanarak mahkemeye sunulmakta ve mahkemece iddianamenin kabulü halinde kovuşturma evresine geçilmektedir.

Ceza yargıcını maddi gerçeğe ulaştırabilecek her şey kanıt olabilir, davanın tarafları kanıt ileri sürebilir, hakim kendiliğinden kanıt araştırabilir, kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması yoktur. Ancak hakim mahkemede tartışılmayan, tarafların ileri sürmediği hiçbir bilgiyi gerekçesinde kullanamaz. Hakim, yalnızca duruşmada ikame edilen ve tartışılan delilleri değerlendirebilir ve hükmüne esas alabilir (CMK 217/1)

İstinafta, ilk derece mahkemesince yapılan maddi tespitler ve uygulanan normun yerindeliğinin denetlenmesiyle yetinilmemekte, maddi olay ve uygulanan norma ilişkin sorunlar yeni baştan ele alınmaktadır. Bunun sonucu olarak istinafta, yeni olgu ve deliller de ileri sürülebilir. İkinci derece olarak istinafta, ilk derece mahkemesi kararının hukuksal açıdan denetlenmesinin yanı sıra yeni olgu ve delillere veya delillerin farklı biçimde ele alınmasına ve değerlendirilmesine dayanarak ilk derece mahkemesinin tespitlerinin düzeltilmesi de söz konusu olmaktadır. İstinafta olaya ilişkin kararı da bizzat istinaf mahkemesi vermekte, ilk derece mahkemesine gönderme, ancak, istisnai durumlarda gündeme gelmektedir. Oysa, temyizde böyle bir durum söz konusu değildir(3)

İstinafta maddi olayın yeniden ele alınacak olması sebebiyle, yargılama konusu olay hakkında bir hükme varabilmek açısından daha önce toplanmamış bir delilin ikamesi gerekirse, Bölge Adliye Mahkemesi resen delillerin toplanmasını isteyebilir. Zira ceza muhakemesinde delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez (m.207)(4) 

İstinaf muhakemesinde yeni tanık dinletilmek istenirse BAM maddi olayın açıklığa kavuşturulması açısından bu talebi gerekli görürse kabul etmelidir. Tanık dinletilmesinin yanı sıra istinaf yargılamasında keşif de yapılabilir. Hakim gerekli görürse dosyanın başka bir bilirkişi tarafından incelenmesine karar verebilir. CMK m. 63’e göre, istinaf mahkemesi re’sen veya Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine bilirkişi tayinine karar verilebilir. Yine CMK’nın 67/son maddesi uyarınca tüm taraflar, bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere veya raporun yorumu konusunda bir uzmandan bilimsel mütalaa alıp mahkemeye sunabilirler. Tarafların tanık ve bilirkişiyle ilgili talepleri hakkındaki CMK’nın 177 - 179. maddelerinin istinaf duruşmalarında da uygulanabileceği söylenmelidir.

(1)Yusuf Solmaz Balo, CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN İSTİNAFIN DEĞERLERİ ve BUNLARIN SAĞLANABİLİRLİK KOŞULLARI, s.13.

(2)Karabulut, Karapazarlıoğlu, Tosun s.389.

(3)Yusuf Solmaz Balo, CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN İSTİNAFIN DEĞERLERİ ve BUNLARIN SAĞLANABİLİRLİK KOŞULLARI, s.11.

 (4)Özbek, İstinaf, s.22.