EVLAT EDİNENLE ÇOCUK ARASINDA YAPAY SOYBAĞININ KURULMASI DOĞAL SOYBAĞINI ORTADAN KALDIRMAZ


Yazar: Yargıtay 18.Hukuk Dairesi
28.09.2023 17:57:14
EVLAT EDİNENLE ÇOCUK ARASINDA YAPAY SOYBAĞININ KURULMASI DOĞAL SOYBAĞINI ORTADAN KALDIRMAZ

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 2014/18203 E. 2015/625 K. 19.01.2015 T.

Dava dilekçesinde, davalı ...ile ortak çocukları olan Kıvanç'ı tanıma hükmü kurulması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı, dava dilekçesinde; ... (...)'un ... ile ortak çocukları olduğunu, ...'un beyanıyla ... ve ... oğlu ... olarak annesinin hanesine yazıldığını, bu nedenle oğlunu tanımak ve yasadaki tüm hakların kendisine verilmesini istemiştir.

Mahkemece, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 295. maddesinin 3. fıkrası gereği başka bir erkekle soybağı kurulan çocukla ilgili bu bağ geçersiz kılınmadıkça, başka bir erkek tarafından tanınamayacağı, tanınmak istenen ... isimli küçüğün doğumunu müteakip ... Aile Mahkemesi'nin 2007/650 Esas, 2007/885 Karar sayılı ilamı ile ... ve ... tarafından evlat edinildiği, evlat edinmenin, 4721 sayılı Yasanın 282. maddesi gereği soybağının kurulması yollarından biri olduğu, davacının hukuken geçerli bu soybağı ortadan kalkmadan, küçük hakkında tanıma yapamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 295. maddesine göre tanıma istemine ilişkindir. Tanınmak istenilen küçük... (...) evlilik dışı doğum olarak annesi ...'un hanesine kaydedilip, daha sonra ... ve ... tarafından evlat edinilmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesine göre; ‘'Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.

Çocuk ile baba arasında soybağı ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere soybağı, birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifade ile kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Bu koşullar az yukarıda metni aynen yazılan Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesinde açıklanmıştır.

Bu açıklamaya göre Türk Medeni Kanunu, mülga Türk Kanunu Medenisi'nden farklı bir düzenleme getirerek ikili bir sistem öngörmüştür. Bunlardan birincisi; kan bağına dayanan soybağı, başka bir anlatımla çocukla biyolojik (genetik) ana ve baba arasındaki soybağı, ikincisi ise evlat edinme ilişkisi yoluyla kurulan soybağıdır.

Somut uyuşmazlıkta, hukuki temele dayalı doğru bir sonucun elde edilmesi, bu ikili sistemin iyi anlaşılmasına bağlıdır. Bu noktada tanıma hükümleri üzerinde durulmalıdır.

Türk Medeni Kanunu'nun 295. maddesine göre tanıma; ”babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senetle veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.

Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.

Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz."

Burada üzerinde durulması gereken husus, başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuğun bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağına ilişkin olarak getirilen düzenlemedir.

Mülga Türk Kanunu Medenisi'ne göre tanıma; "Evlilik haricinde doğan çocuk, babası tarafından veya babasının vefatı veya temyiz kudretinden daimi mahrumiyeti halinde babasının babası tarafından tanınabilir.

Tanıma, resmi senet veya ölüme bağlı tasarrufla olur. Keyfiyet tanınan kimsenin mukayyet bulunduğu mahallin nüfus memuruna bildirilir."

Aynı Kanunun 295. maddesine göre de birbirleriyle evlenmeleri memnu olanlardan veya evli erkek ve kadınların zinasından doğan çocuk tanınamaz"

Görüldüğü gibi, yürürlükle bulunan Türk Medeni Kanunu'nun soybağının kurulmasına ilişkin 282. maddesinde evlat edinme yoluyla soybağının (yapay soybağı) kurulacağı düzenlendiği halde, mülga Türk Kanunu Medenisi'nde evlat edinme yoluyla soybağının kurulacağına dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Yine yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesinde başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağı düzenlemesine yer verilmişken, mülga Türk Kanunu Medenisi 291. maddesinde böyle bir yasaklama öngörülmemiştir.

Zira, Türk Kanunu Medenisi’nde soybağının belirlenmesinde ikili sistem değil, tekli sistem kabul edilmiştir. Bu sistem kan bağına dayanan soybağı, yani doğal soybağıdır. Bunun doğal sonucu olarak da tanıma ile ilgili düzenleme de buna paralel olarak yapılmıştır.

Kan bağına dayanan soybağı yanında evlat edinmeye dayanan soybağını düzenleyen yürürlükteki Türk Medeni Kanunu ise, tanımayı düzenlerken kendi sistematiğine uygun bir şekilde düzenlemeye gitmiş ve başka bir erkekle soybağı bulunan çocuğun, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağı hükmünü getirmiştir. Eski kanunda olmayan böyle bir hükmün konuluş amacı, kamu düzenini ve toplum yapısını yakından ilgilendiren böyle bir konuda doğabilecek bazı duraksamaları gidermek içindir. Yoksa yapay soybağı kurulan çocuğun doğal soybağını bertaraf etme amacına yönelik değildir. Buradaki düzenleme, sadece doğal soybağı bulunan bir çocuğun bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağına ilişkindir. Başka bir anlatımla bir erkekle doğal soybağı bulunan bir çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz. Kanun hükmünün bu şekilde çocuk yararına yorumlanması gerekmektedir. Aksinin kabulü doğal soybağı kurulmadan evlat edinilen (yapay soy bağı kurulan) çocukla gerçek babası (genetik baba, biyolojik baba) arasında hiçbir şekilde soybağının kurulamayacağı sonucunu doğurur ki, daima çocuk lehine düzenlemeler getiren kanun koyucunun böyle bir sonucu istediği veya öngördüğü söylenemez.

Hatta bu konuda bir kanun boşluğundan bile söz edilmesi gerekir. Kanundaki, "başka bir erkek ile soybağı bulunan" ibaresi "başka bir erkekle doğal soybağı bulunan çocuk” olarak anlaşılıp, bu maddenin yapay soybağı bulunan çocuğu kapsamadığı kabul edilerek Türk Medeni Kanunu'nun 1.maddesinin 2. fıkrasında öngörüldüğü şekilde hakimin kendisi kanun koyucu olsaydı, nasıl bir kural koyacak idiyse, ona göre karar vermesi gerektiğinin bu somut olayda düşünülmesi gerekmektedir.

Ayrıca, bir erkekle doğal soybağı bulunan bir küçüğün Türk Medeni Kanunu'nun 305-312. madde hükümlerine, ergin ve kısıtlıların ise 313. maddesine göre evlat edinilebileceği düzenlenmiştir. Başka bir anlatımla başka bir erkekle soybağı bulunan bir çocuğun evlat edinilmesi, evlat edinenle çocuk arasında yapay soybağının kurulmasına dayanak teşkil ettiği halde, çocuğun gerçek anne ve babasıyla olan doğal soybağını ortadan kaldırmamaktadır. Bu itibarla, evlat edinmeyle ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçerse de, çocuğun genetik ana ve babası arasında var olan soybağı ilişkisi sona ermediğinden genetik ana ve babanın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı devam eder.

Önemle belirtmek gerekir ki, evlatlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur ve Türk Medeni Kanunu'nun 500. maddesine göre de evlatlık ve alt soyu evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar, evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder.

Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığının devam edebilmesinin doğal soybağı ilişkisinin kurulması ile mümkün bulunduğu çok açık bir gerçektir. Somut olayın bir de bu açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tüm bu nedenlerle; az yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan bu maddi ve hukuki vakıalar gözetilmeden ve kanunun yorumunda hataya düşülerek, Türk Medeni Kanunu'nun 1. maddesinin 2. fıkrası da gözardı edilmek suretiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesinde; "Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur." Aynı Yasanın 295. maddesinde; "Tanıma babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz." hükümlerine yer verilmiştir.

Somut olayda; dava, davalı ...'ün davacı ... ile evlilik dışı ilişkisinden olduğu ileri sürülen küçük Kıvanç'ın davacı tarafından tanınması istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davaya konu tanınmak istenen küçük ...'ın 14.01.2006 doğumlu olduğu, annesi ...ün nüfus hanesine 04.04.2006 tarihinde tescil edildiği, ... ve ...çifti tarafından ... Aile Mahkemesi'nin 2007/650 Esas ve 2007/885 Karar sayılı ilamı ile evlat edinildiği, evlat edinme sonrası isminin ... olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında ...ile ...arasında evlat edinme ile baba yönünden soybağı ilişkisi kurulmuş olup, bu bağ koparılmadıkça çocuğun davacı ...tarafından tanınması mümkün bulunmadığından, dosyadaki bilgi ve belgeler ile kararın dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan mahkeme kararının onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.