HÜKMEDİLEN MANEVİ TAZMİNATIN AZ OLMASI BOZMA SEBEBİDİR


Yazar: Yargıtay 9.Hukuk Dairesi
09.01.2024 14:20:37
HÜKMEDİLEN MANEVİ TAZMİNATIN AZ OLMASI BOZMA SEBEBİDİR

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2018/1654 E. 2019/2522 K. 03.04.2019 T.

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz edinin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

Dava, iş kazasın maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

Davacılar vekili, kazalı işçi için 10.000,00TL manevi, işçinin eşi için 5.000TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, davacı kazalı işçi lehine 1.000,00TL, eş lehine ise 150,00TL manevi tazminatın kabulüne ve bu rakamların davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Dosya kapsamına göre, 13.5.2013 tarihli olayın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası olarak kabul edildiği; alınan maluliyet raporuna ve dosya içerisindeki tespitlere göre sürekli iş göremezlik derecesi bulunmadığı halde sol göz bölgesinde kesi nedeniyle iz kaldığı, sol kaş motor hareketinde ve gözün yumulmasında zayıflık bulunduğu; yaralanma sebebiyle işçinin bir süre istirahat raporu aldığı; kusur raporuna göre davalı işverenin %70, davacı kazalı işçinin %30 kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak takdir edeceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )

Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı kazalı işçi Zafer yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu ortadadır.

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, davacı kazalı işçi Zafer yönünden hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine,

03/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.