İMZA İNCELEMESİNDE BİLİRKİŞİ RAPORUNUN HÜKME ELVERİŞLİ SAYILMASI İÇİN GEREKEN HUSUSLAR


Yazar: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
20.03.2024 17:41:14
İMZA İNCELEMESİNDE BİLİRKİŞİ RAPORUNUN HÜKME ELVERİŞLİ SAYILMASI İÇİN GEREKEN HUSUSLAR

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2023/2138 E. 2023/8971 K. 19.12.2023 T.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; bonolardaki imzalara itiraz ettiği, İlk Derece Mahkemesince; hükme esas alınan 21.04.2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın reddine karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a. maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edildiği, İİK'nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; "İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2. maddesinde yer alan "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmü gereğince,uygulanması gereken anılan Kanun'un 211. maddesine göre de; imza incelemesinin yönteminin gösterildiği, buna göre hakimin bilirkişi incelemesine karar vermesi halinde önce, imzası incelenecek kişiye ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları ilgili yerlerden getirteceği, bilirkişinin bu yazı ve imzalarla o mahkemede uygulamalı olarak temin edilen yazı ve imzaları esas alarak incelemesini yapacağı, bilirkişinin gerekli görmesi halinde kendi huzurunda ilgili kişinin yeniden yazı ve imza örneklerini almak için mahkemeden talepte bulunabileceği ve buna göre raporunu hazırlayacağı öngörülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E.,2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduğu veya eli ürünü olmadığı fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. İmza incelemesine esas teşkil edecek belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E., 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince alınan 21.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda incelemenin laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, hangi aletler ve yöntemlerin kullanıldığının belirtilmediği bu haliyle bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan kıstaslara uygun olmadığı ve bu rapora borçlu tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiği de görülmekle uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ :
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 28/12/2022 tarih ve 2022/4101 E.-2022/3972 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 26. İcra Hukuk Mahkemesinin 09/06/2022 tarih ve 2021/353 E. - 2022/388 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/12/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.