İŞÇİLİK ALACAKLARI VE EDİNİLMİŞ MAL SAYILMA HALLERİ


Yazar: Av. Bilge İŞ
14.07.2025 15:57:11
İŞÇİLİK ALACAKLARI VE EDİNİLMİŞ MAL SAYILMA HALLERİ

Evlilik birliği içerisinde eşlerin emekleri karşılığı sağladığı kazançlar edinilmiş mal kapsamında sayılmaktadır. Bu alacakların muaccel olma tarihleri önem taşımaktadır. Bahse konu alacakların muaccel olma tarihi yasal mal rejiminin devam ettiği tarihlere tekabül ediyorsa o zaman edinilmiş mal sayılacaktır. Bu alacaklar eşlerin evliliğin devamı süresince(1.1.2022 tarihinden sonrası) emekleri karşılığı elde ettiği tüm kazançlar için geçerli olup işçilik alacakları da bu kapsamda olduğu için tüm işçilik alacakları edinilmiş mal sayılmaktadır.

Çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatı 1.1.2002 tarihinden önceki ve sonraki döneme yayılmışsa her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının kişisel ve edinilmiş mal olan miktarları belirlenir.(1)

“…Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davacının dava dilekçesinde sözünü ettiği kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının evlilik birliği içinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemdeki çalışmasına karşılık olmasına, çalışma karşılığı elde edilen gelirin TMK'nin 219.maddesi uyarınca edinilmiş mal sayılmasına ve temyiz edenin sıfatı ile temyiz nedenlerine göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”(2)

 

  1. Maaş Alacağı:

 

  • Eşlerden her birinin emeğinin karşılığı olan maaşı edinilmiş mal sayılır. Aynı durum ücret alacağı için de geçerlidir.

“…Mahkemece, davacının yaptığı katkıyı ispat edemediği, davalının şahsi malı olduğu savunmasını diğer kredi belgeleri ile doğruladığı gerekçesi ile bu istek yönünden red karanı verilmiştir. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, davalı, araç alımında kredi kullandığı ve maaş geliri ile ödeme yaptığı, kredi borcunun da halen devam ettiği savunmasını ispatlamış ise de davalının çalışması karşılığı elde ettiği maaş geliri de TMK.nun 219.maddesine göre edinilmiş mal sayılacağından, davalı bunun dışında araç alımında kişisel mal veya gelirinin kullanıldığını iddia ve ispat etmediğinden mahkemece araçla ilgili davanın tümü ile yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır…”(3)

  • Emekli maaşı edinilmiş mal sayılmaktadır. Aynı durum işsizlik maaşı için de geçerli olacaktır.(4)

“…Davacı tarafından dava dilekçesi ve yargılama boyunca gerek yasal edinilmiş mallara katılma rejiminden ve gerek katkıdan söz edilmekte ise de 01.01.2002 tarihi sonrası çalışma karşılığı elde edilen gelir ve emekli maaşı edinilmiş mal niteliğinde (TMK.nun 219.m) olduğuna göre davacının kişisel mal veya değer ile katkıyı gerektiren değer artış payı alacağı istemediği talebinin yasal mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan artık değer üzerinden katılma alacağı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir…”(5)

 

  1. Kıdem Tazminatı ve İhbar Tazminatı

 

  • Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacağı edinilmiş mal kapsamındadır. Birtakım istisnaları da mevcuttur. Zira yasal mal rejimi kapsamında muaccel hale gelip gelmediğine bakılarak bu değerlendirme tam olarak yapılabilecektir.

 

“…Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davacı kadının iş akdi 09.03.2004 tarihinde fesh edilerek toplam 32.965,96 TL kıdem tazminatı ödenmiştir. Kıdem tazminatı, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, en az bir yıl süre çalıştıktan sonra ayrılan işçiye, işveren tarafından, çalıştığı her bir tam yıl için ücretinin otuz günlük tutarı kadar ödenen tazminattır. Kıdem tazminatını hak etmek için, en az belirtilen süre kadar çalışmak ve yasada açıklanan koşullarda iş akdinin sona ermesi yeterli olup, prim ödenmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Başka bir anlatımla, geçmişe dönük çalışma karşılığında ve çalışma süresiyle orantılı olarak ödenen primsiz tazminat sistemidir.

743 Sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir ve dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı kişisel mal (TKM mad.189), 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatı ise edinilmiş mal grubuna girer (TMK mad.219/1). Eşin çalışma süresinin hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere yayılması durumunda ise, her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının kişisel ve edinilmiş olan miktarları belirlenir.

Tüm bu açıklamalara göre, öncelikle iddia ve savunma doğrultusunda davacı eşin kıdem tazminatını hak ettiği işyerindeki çalışmasını, süresini ve ödenen kıdem tazminat miktarını gösteren belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Kıdem tazminatının tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu tazminat kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.

Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 Sayılı TMK mad.227). Denkleştirme (TMK mad.230) hariç, tasfiyeye konu mal varlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK mad.227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacak miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK mad.227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.

Değer artış payı alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).

Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Somut olaya gelince; eşler, 30.04.2002 tarihinde evlenmiş, 02.07.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1) Tasfiyeye konu 18143 ada 2 parselde kayıtlı 41 nolu dubleks mesken, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 09.07.2004 tarihinde kooperatif hisse devir sözleşmesi ile davalı tarafından satın alınmış, 24.02.2011 tarihinde ferdileşme yoluyla, davalı eş adına tescil edilmiştir. Davacı kadının, 26.09.1989 tarihinde BOTAŞ’ta işe başlayıp, 09.03.2004 tarihinde iş akdinin feshedilmesi nedeniyle 32.965,96 TL kıdem tazminatını alarak işten ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179).

Mahkemece hükme esas alınan, 29.12.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile evlenme tarihinden boşanma dava tarihine kadar taşınmaz üzerinde yapılan iyileştirmelerin değerinin 18.500 TL olarak belirlendiği, davacı kadının 09.03.2004 tarihinde işten ayrılma sebebiyle almış olduğu paranın, 30.594,99 TL’sini 11.03.2004 tarihinde Vakıfbank yatırım hesabına yatırdığı aynı gün 30.583,77 TL tutarında fon alımı yaptığı, 11.03.2004-18.03.2004 arası fon satışlarının olduğu, bir kısım davacı tanıklarının da davacının dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan iyileştirmelere katkıda bulunduğunu beyan ettikleri anlaşıldığına göre; davacının kıdem tazminatı ile davaya konu taşınmaz üzerinde yapılan iyileştirmelere katkıda bulunduğunun kabulü doğru ise de, iyileştirme değeri dikkate alınmadan, hesaptan kullanılan 29.288,48 TL'nin tamamının iyileştirme bedeli kabul edilerek değer artış payı alacağına hükmedilmesi doğru değildir. Buna göre; Mahkemece öncelikle davacının kıdem tazminatının, yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda evlilik birliği öncesine tekabül eden kişisel mal miktarı bulunarak, bu miktarla ,davaya konu taşınmaz üzerinde evlilik birliği içinde yapılan iyileştirmelere yapmış olduğu katkı oranı tespit edilerek, değer artış payı alacağına hükmedilmesi, değer artış payı alacağı çıkarıldıktan sonra kalan güncel iyileştirme değeri ile taşınmazın iyileştirmeler yapılmadan önceki durumunun güncel değeri toplamı üzerinden, önceki bozma ilamı ile kesinleşen % 21,54 edinilmiş mal oranı ile çarpımı neticesi artık değerin bulunması ve bunun yarısına da katılma alacağı olarak hükmedilmesi, hüküm verirken bozmadan sonra ıslah yapılamayacağının ve temyiz edenin sıfatının da gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”(6)

  • Yasal mal rejimi kapsamında muaccel hale gelen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ancak edinilmiş mal sayılacaktır. Yasal mal rejimi sona erdikten sonra muaccel hale gelen kıdem ve ihbar tazminatı kişisel mal sayılacaktır.

“…Tasfiyesi talep edilen kıdem-ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücreti davalıya malı rejimi sona erdikten sonra 01.12.2010 tarihinde verilen çıkış belgesi uyarınca ödendiği anlaşılmaktadır. TMK'nun 219. maddesi uyarınca, edinilmiş mal olarak tasfiye kapsamında kabul edilmesi gereken mevcut malvarlığı kapsamındaki alacaklar muaccel hale gelmiş (TBK m. 90) alacaklar. Boşanma dava tarihi itibariyle belirtilen kıdem-ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücreti alacağının muaccel hale gelmediği, bu nedenle tasfiyede hesaplamaya katılması Ve bunlara yönelik talebin reddi gerekirken; mahkemece, muaccel kabul edilip tasfiyeye tabi tutulması ve bu suretle fazla miktarda alacağa hükmedilmesi isabetsiz olmuş bozmayı gerektirmiştir…"(7)

“…Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde bir adet mesken ve dükkanın kooperatif yoluyla davalı erkek adına satın alındığını, her iki taşınmazın kooperatif ödemelerine davacıya düğünde takılan ziynetlerin ve işyerinden ayrılması neticesinde ödenen kıdem tazminatının kullanılması ile katkıda bulunulduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 08.10.2020 tarihli dilekçeyle talep miktarı 140.984,45 TL'ye arttırılmıştır.

Davalı ... vekili, taşınmazların alımına davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece verilen ilk kararda, toplanan deliller, davacı tanıklarının ziynet eşyalarının ve kıdem tazminatının davalı tarafça alındığına dair görgüye dayalı beyanları ile davacı kadının katkı payının sabit olduğu, her ne kadar bazı davalı tanıklarınca 2009 yılındaki bir düğünde davacı kadının üzerinde ziynet eşyalarının görüldüğü belirtilmiş ise de ibraz edilen fotoğraflarda davacının üzerinde hiç bir ziynet eşyasının bulunmadığı, ancak eve ne miktar, dükkana ne miktar katkıda bulunulduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, katkının eve yapıldığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda hesaplanan 13.091,44 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu, Dairenin 27.11.2018 tarihli ve 2018/14946 Esas, 2018/19278 Karar sayılı ilamı ile tasfiyeye konu edilen iki taşınmazın da kooperatife üyelik yoluyla edinildiği, eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu dönemde davalı erkek adına tapuda tescil edildikleri, kooperatiflere evlilik birliği içinde ödemeler yapıldığı; davacının, ziynetleri bozdurularak ve işyerinden aldığı tazminat ile hem dükkan hem ev alımına katkıda bulunduğunun kabulü gerektiği, taşınmazların edinme tarihlerindeki değerleri, ziynetlerin ve kıdem tazminatının miktarları da gözetilerek, TMK'nin 4. ve TBK'nin 50. maddeleri uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilip, bulunacak katkı oranı ile tasfiyeye konu taşınmazların dosyada belirlenen dava tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı çarpılmak suretiyle her bir taşınmazdan davacının katkı payı alacağı tespit edilmesi gerektiğine işaret edilerek davacı tarafın temyiz itirazların kabulü ile hüküm bozulmuş, davacının diğer ve davalı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.

Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 140.984,45 TL katkı payı alacağının 30.000,00TL'sinin dava tarihi olan 10.04.2012 tarihinden, 110.984,45 TL'sinin ıslah tarihi olan 08.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava hakkında verilen karar yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Yerel Mahkeme Daire bozmasına uymuşsa da bozmanın gereğinin tam yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bozma ilamında katkı oranının mahkemece takdir edilerek davacının katkı payı alacağı hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.

Somut olayda Mahkemece, bozmaya aykırı şekilde bilirkişi raporu aldırılması hatalı olmuştur. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporu incelendiğinde hesaplamada esas alınan ziynetler, kıdem tazminatı, taşınmazların edinme tarihindeki değerlerinde yeni TL-eski TL dönüşümünden kaynaklı hatalar bulunduğu ve neticeten davacı kadının katkı oranının dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde % 60,50 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece yapılması gereken, iş teknik bilirkişi raporundaki taşınmazların edinme tarihlerindeki değerleri, ziynetlerin değerleri ve ilgili kurum cevap yazısında geçen davacıya ödenen kıdem tazminatının miktarı gözetilerek, TMK'nin 4. ve TBK'nin 50. maddeleri uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilip, bulunacak katkı oranı ile tasfiyeye konu taşınmazların dosyada belirlenen dava tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı çarpılmak suretiyle her bir taşınmazdan davacının katkı payı alacağının tespit edilmesi olmalıdır….”(8)

 “…Şöyle ki, dosya kapsamında davalının evlilik öncesinde sahip olduğu ... plakalı aracın davalı tarafından edinim tarihine ilişkin bir bilginin yer almadığı, davalının bu aracı 06.07.2008 tarihinde dava dışı... plakalı araç ile takas ettiği,davalının kıdem tazminatını almaya hak kazandığı iş akdinin 16.06.2006 tarihinde feshedildiği, ... plakalı aracın 15.09.2009 tarihinde davalı tarafından satıldığı, aynı gün davaya konu ... plakalı aracın davalı tarafından edinildiği anlaşılmaktadır. Buna göre... plakalı aracın satım bedeli ile davaya konu aracın alındığının kabulü doğru ise de, davalının kıdem tazminatını almaya hak kazandığı iş akdinin 16.06.2006 tarihinde feshedilmesi, takas sözleşmesinin ise 06.07.2008 tarihinde yapılması karşısında aradan geçen süre dikkate alındığında dosya kapsamında kıdem tazminatının... plakalı aracın ediniminde kullanıldığına ilişkin somut bir delil bulunmadığı da anlaşıldığına göre, davalının kıdem tazminatının davaya konu aracın ediniminde kullanıldığının ispat edilemediği kabul edilerek, davalının evlilik öncesi edindiğini savunduğu ... plakalı aracın davalı tarafından edinimine ilişkin kayıtlar dosyaya alındıktan sonra bu aracın gerçekten davalının kişisel malı niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, yalnızca bu aracın takas bedelinin katılma alacağı hesabında davalı lehine denkleştirmeye tabi tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”(9)

“….İşletmeleri Anonim Şirketi Personel Dairesi Başkanlığı’nın 22.04.2016 tarihli cevabi yazısında davacıya ödenen miktarın kıdem tazminatı olduğu bildirildiğinden ve mahkemece kıdem tazminatı hesaplama yöntemine uygun şekilde hesaplama yapan 15.05.2017 tarihli hesap raporu esas alınarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken, Dairece maddi hataya dayalı olarak ödenen miktarın emekli ikramiyesi olduğu değerlendirilerek Yerel Mahkeme kararının ilamda yazılı gerekçelerle bozulmasına karar verilmesi doğru olmamıştır…”(10)

“…Ölünceye kadar bakma akdi sonucu edinilen edinimler de bu kapsamda edinilmiş maldır. Ölünceye kadar bakma akdi, TBK’nin 611 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Karşılıklı taahhüt ve ivazlar içermektedir. Bakım borçlusu ölene kadar bakmak, bakım alacaklısı ise sözleşmeye konu malı bakım alacaklısına devretme taahhüdü altındadır. Ölünceye kadar bakma akdi karşılığında eşe herhangi bir malvarlığı devredilecekse bu malvarlığının edinilmiş mal olduğu ve diğer eşin bu malvarlığı üzerinde kural olarak yarı pay oranında katılma alacağı hakkının olduğu söylenebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, borçlu eşin bakım süresi ve bu sürenin geçtiği dönemdir. Bakım süresinin bir kısmının mal rejimi içinde bir kısmının ise mal rejiminin dışında geçmesi durumunda ise kıdem tazminatına benzer bir hesaplama yöntemi ile mal rejimi dışındaki sürenin karşılığına denk gelen malvarlığı bölümü kişisel mal, mal rejimi devamı sürecindeki bakım süresine denk gelen malvarlığı bölümü ise edinilmiş mal kabul edilerek oranlama yapılmalıdır…”(11)

“…Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen araç nedeniyle 9.000,00 TL ve kıdem-ihbar tazminatı nedeniyle 22.000,00 TL olamak üzere toplam 31.000,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, aracın kredi ile alındığını, borcunun devam ettiğini, kıdem-ihbar tazminatının kişsel mal olduğu gerekçesiyle açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, araç ve kıdem-ihbar tazminatının edinilmiş mal olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 11.222,55 TL araç için, 14.804,95 TL ihbar ve diğer tazminatlar için ve 623,33 TL kıdem tazminatı için olmak üzere toplam 26.650,83 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Somut olaya gelince; eşler, 15.05.1993 tarihinde evlenmiş, 14.05.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.06.2006 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, 03.09.2012 tarihinde 3. kişiye devredilmiştir. Davalıya kıdem- ihbar tazminatı 22.05.2009 tarihinde ödenmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).

1-Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki 2. bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir…”(12)

“…1- Davalı ...’a çalıştığı ... Sanayi ve Ticaret A.Ş. isimli işyerinden 30.06.2010 tarihinde ayrılması sebebiyle ödendiği anlaşılan kıdem ve ihbar tazminatının ... Şubesi'nde bulunan ...umaralı banka hesabına yatırıldığı bildirilmiş olup, ilgili banka hesabına ait kıdem ve ihbar tazminatının yatırıldığı ve çekildiği tarihi de gösterecek şekilde hesap ekstresinin ve banka dekontlarının Akbank’tan,

2-... plakalı ...model...marka araç ile... plakalı... model... araca ait davacı ... ile davalı ... tarafından alım ve satımlarına ait belgeler ile trafik tescil belgelerinin ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü'nden,

3- Davacı ... adına olduğu bildirilen... Şubesi'nde bulunan...İBAN numaralı, ... ... Şubesi'nde ... hesap,... İBAN numaralı,... Şubesi'nde ... Şube Kodlu ...hesap numaralı, ... Emeklilik ve ... A.Ş (Bireysel Emeklilik Sözleşmesi) ...İBAN numaralı bireysel emeklilik hesabının açılış tarihleri ve 31.08.2010 mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla durumlarına ilişkin bilgileri içeren banka hesap ekstrelerinin ilgili bankalardan eksiksiz getirtilmesi, eksikliklerin tam olarak yerine getirildiği hususunda Mahkeme Hakimi tarafından denetim yapılması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için, dosyanın geri çevrilmek suretiyle Yerel Mahkeme'ye İADESİNE, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”(13)

 

  1. Yıllık izin alacağı da kıdem ve ihbar tazminatı alacakları gibi muaccel olduğu tarihte yasal mal rejimi devam etmekte ise edinilmiş mal sayılacaktır.

“…1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, tarafların alacak talebine konu edilen otomobile yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2-Davalı .. diğer temyiz itirazlarına gelince; boşanmayla sona eren evliliklerde mal rejiminin sona erdiği tarih boşanma dava tarihidir (TMK'nun 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202, 4722 sayılı Yasa'nın 10.m.). Taraflar 16.09.2010 tarihinde açılan 13.12.2011 tarihte kesinleşen boşanma davası ile boşanmışlardır.

Tasfiyesi talep edilen kıdem-ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücreti davalıya mal rejimi sona erdikten sonra 01.12.2010 tarihinde verilen çıkış belgesi uyarınca ödendiği anlaşılmaktadır. TMK'nun 219. maddesi uyarınca, edinilmiş mal olarak tasfiye kapsamında kabul edilmesi gereken mevcut malvarlığı kapsamındaki alacaklar muaccel hale gelmiş (TBK.m.90) alacaklardır. Boşanma dava tarihi itibariyle belirtilen kıdem-ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücreti alacağının muaccel hale gelmediği, bu nedenle tasfiyede hesaplamaya katılması ve bunlara yönelik talebin reddi gerekirken; mahkemece, muaccel kabul edilip tasfiyeye tabi tutulması ve bu suretle fazla miktarda alacağa hükmedilmesi isabetsiz olmuş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Hükmün temyiz edilen yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca davalı ... yararına BOZULMASINA; davacının tüm, davalının ise 2. Bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise, 1. bentteki gösterilen sebeple REDDİNE ve taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve 273,10 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi….”(14)

“…Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu taşınmazın 25.05.2005 tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine, davacı eş ...’ın TMK’nun 231 ve 236/1. maddeleri gereğince bu taşınmaz üzerinde yarı oranında artık değer bakımından katılma alacağına sahip olduğuna, katılma alacağı terekenin öncelikli borçlarından olup, ödenmesi gerektiği halde, davacının miras payı da gözetilerek ve aynı zamanda davacı ...'in tereke borçlusu da olduğu göz önünde tutularak miraspayı borçtan düşürülmek suretiyle katılma alacağı belirlendiğine, bu hesaplama yöntemi katılma alacağının niteliğine ve hesaplama yöntemine aykırı bulunmasına karşın hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmediğine, temyiz edenin sıfatına göre bu nedenle bu husus bozma sebebi yapılmadığına, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının Daire uygulaması gereğince kural olarak katılma alacağı niteliğinde kabul edildiğine, yine Daire uygulaması uyarınca bu tazminat türleri bakımından bir ayrım ve bölünme yapılmadığına, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra 19.05.2005 tarihinde muris tarafından edinildiğine ve katılma alacağı niteliğinde bulunduğuna, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ölen kişi tarafından edinildiğinden artık TMF tablosuna göre kalan yaşam süresi söz konusu olamayacağına ve bu yönde bir hesabın yapılmasına gerek olmadığına, kendisine kayyım tayin edilen davalılardan ... 2005 doğumlu olduğundan yaşı esas alınarak adli yardımdan yararlanabileceğine ve bu isteğin kabulüyle, ...'ın adli yardımdan yararlandırılmasına, temyiz sırasında adli yardımdan yararlanma isteğinde bulunulduğundan Yargıtay’ın bu konuda karar verme yetkisinin olduğu belirlendiğine, göre davalı ... kayyımının tüm temyiz itirazlarının reddi ile Yerel Mahkeme hükmün ONANMASINA…”(15)

 

İşçilik alacaklarının mal rejimi kapsamındaki yeri boşanma veya yeni mal rejimine geçiş ile birlikte ayrıca önem taşımaya başlamaktadır. Bu sebeple bu hususta içtihatlara hakim olmak büyük önem taşımaktadır. Elbette ki böyle bir konunun bu kadar kısa bir yazı ile tamamen açıklanması mümkün olmamakta olup önemli kısımlar ile kısaca açıklanmaya çalışılmıştır.

 

KAYNAKÇA:

 (1) GENÇCAN, Ömer Uğur, Mal Rejimleri Hukuku, Ankara 2023, Yetkin yayınları, syf-304.

(2) Yargıtay 8. HD. 2016/11047 E. 2018/19698 K. 5.12.2018 T.

(3) Yargıtay 8. HD. 2355-5150, 2.11.2009 T.

(4) GENÇCAN, Ömer Uğur, Mal Rejimleri Hukuku, Ankara 2023, Yetkin yayınları, syf-299.

(5)Yargıtay 8. HD. 2012/8516 E. 2012/12142 K. 11.12.2012 T.

 (6) Yargıtay 8. HD. 2019/12 E. 2019/3792 K. 8.4.2019 T.

(7)Yargıtay 8. HD. 2014/353 E. 2015/10752 K. 11.5.2015 T.

(8)Yargıtay 8. HD. 2021/1104 E. 2021/3420 K. 13.4.2021 T.

(9)Yargıtay 8. HD. 2020/3459 E. 2021/4238 K. 24.5.2021 T.

 (10)Yargıtay 8.HD. 2019/4040 E. 2019/7842 K. 18.3.2019 T.

 (11) Yargıtay 8. HD. 2019/1098 E. 2021/3188 K. 6.4.2021 T.

(12)Yargıtay 8. HD. 2015/14971 E. 2015/20498 K. 16.11.2015 T.

 (13)Yargıtay 8. HD. 2014/8858 E. 2014/13426 K. 24.6.2014 T.

(14) Yargıtay 8. HD. 2014/353 E. 2015/10752 K. 11.5.2015 T.

 (15) Yargıtay 8. HD. 2013/836 E. 2013/14189 K. 3.10.2013 T.

 

Av. Bilge İŞ

Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!