İşe Davet Yazısında Tebliğ Tarihi Esas Alınmalıdır
İşe davet yazısında, tebliğ tarihi esas alınmalıdır. İşverenin postadaki gecikmeleri göz önünde bulundurması ve işe davet yazısını süre bitiminden evvel makul bir tarihte postaya vermesi gerekmektedir. Zira aşağıdaki Yargıtay kararında da görüleceği üzaere bir aylık sürenin bitimine yakın postaya verilen işe davet yazısı dürüstlük kuralına aykırı değerlendirilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2015/2713 Esas 2016/11801 Karar sayılı ilamında;
"DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı derneğe ait ...Hastanesinde laborant olarak 02/08/2007 tarihinden çalışmaya başladığını, iş akdinin işveren tarafından 13/08/2009 tarihinde haklı ve geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini, davalı aleyhine işe iade davası açıldığını, mahkemece davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verildiğini, verilen bu kararın Yargıtay tarafından onandığını, onama kararının tebliğinden itibaren yasal 10 günlük süre içerisinde 26/07/2012 tarihinde noterden keşide edilen ihtar ile davacının işe iade edilmesi için işveren nezdinde talepte bulunulduğunu, iş bu noter ihtarının davalı işverene aynı gün 26/07/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, işverenin yasal bir aylık süre geçtikten sonra 04/09/2012 tarihinde davacının işe başlama talebinin kabul edildiğine dair yazısının tebellüğ edildiğini, işveren yazısının usule uygun olmadığını, yazıda davacının ne zaman, nerede, hangi görev ve pozisyonda işe başlatılacağının belirtilmediğini, ayrıca işverenin yasal olarak 1 aylık süreyi geçirdiğini, bu nedenle işverenin işe başlatma davetinde samimi olmadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama (iş güvencesi) tazminatı alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işe başlaması için usulüne uygun olarak davet edildiğini ancak davacının bu davete rağmen işe başlamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işe başlaması için usulüne uygun olarak davet edildiği ancak davacının bu davete rağmen işe başlamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu bağlamda, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti talepleri reddedilmiş diğer talepler ise kabul edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık; feshin geçersizliği sonrası işe başlatılmasını isteyen davacı ile işe davet eden işverenin samimi olup olmadığı, davacının işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağına hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyetini(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır(Y. HGK. 21.10.1983 gün ve 1981/1-30 E, 1983/1000 K).
4857 sayılı İş Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Başvuruyu alan işveren işe başlatma talebini tebliğ ettikten sonra bir aylık süre içinde işçiyi işe davet etmelidir. İşverenin işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulmamalıdır. Ancak işverenin de bunu dikkate alarak işe daveti gerekli zamanda yapması gerekir. Bir aylık sürenin sona ermesine yakın zamanda davet etme, işverenin davranışını dürüstlük kapsamında sorgulanmasına neden olacaktır.
Dosya içeriğine götre davacının işe başlama ihtarı davalıya 26/07/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalının 26/08/2012 tarihine kadar davacıyı işe başlatması gerekirdi. Davalının, davacıya işe başlaması için bu sürenin bitimine iki gün kala 24/08/2012 tarihinde davet yazısını postaya verdiği ancak bu yazının davacıya 04/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, postadaki gecikmeler davalıya yüklenemez ise de davalının da postadaki gecikmeleri gözönünde bulundurarak tebliğ olunacak evrakı daha önceki makul bir tarihte postaya vermesi gerekirken davalı bu gerekliliğe uymamıştır. Bu nedenlerle, işverenin davacı işçiyi bir aylık süre içerisinde işe başlatmadığının kabulü ile boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Davacının işe başlaması için usulüne uygun olarak davet edildiği ancak davacının bu davete rağmen işe başlamadığı yönünde dosya kapsamı ile bağdaşmayan bir gerekçeyle, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
3- İşçilik alacakları ile ilgili olarak, hesabın unsurları olan süre ve ücreti dosyadaki delillere göre belirleyecek, bu konuda İş Kanunu hükümlerini dikkate alacak hesap bilirkişisinden rapor alınması ve raporun denetime elverişli olması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönü ile özellikle ücretin nasıl belirlendiği, kıdem tazminatı tavanının gözetilip gözetilmediği yönünde denetime elverişli değildir.
Bu nedenle, mahkemece talep edilen alacakların hesaplanması için uzman hesap bilirkişisinden denetime elverişli rapor aldırılmalı ve sonucuna göre talepler hakkında bir karar verilmelidir.
Denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalıdır.
4- Davalı kurum yargılama harçlarından muaf olduğu halde, mahkemece davalının yargılama harçlarından sorumlu tutulması da hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/05/2016 tarihinde üye ...'nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
İşe iade davası sonrasında, davacı işe başlatılması için noterden keşide ettiği bir ihtarı işverene göndermiş bu ihtar işveren tarafından 26/07/2012 tarihinde tebellüğ edilmiştir. İşverenin, işçiyi işe başlatması için işverene tanınan yasal bir aylık sürenin son günü 26/08/2012 tarihi olup, davacının işe davet edilmesine dair işveren yazısı yasal bir aylık süre içerisinde 24/08/2012 tarihinde işveren tarafından postaya verilmiştir. Söz konusu davet yazısının, postadaki gecikme nedeniyle davacı işçiye 04/09/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olmasından işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. İşveren üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş ve yasal süre içerisinde işçiyi işe davet etmiştir. Bu davete rağmen, davacı işçi işe başlamamış olup mahkemece boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi isabetlidir. Bu nedenle, Sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşlerine katılamıyorum."
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 355 6179 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!