ISLAH VE BEDEL ARTIRIMI ARASINDAKİ FARKLAR

ISLAH VE BEDEL ARTIRIMI ARASINDAKİ FARKLAR
Türk hukukunda, dava türleri arasında önemli bir yer tutan kısmi dava ve belirsiz alacak davası, alacakların dava yoluyla talep edilmesi süreçlerinde farklı koşullara ve sonuçlara sahiptir. HMK, bu iki dava türünün amacını ve niteliğini netleştirmeyi hedeflemiş olsa da uygulamada zaman zaman karıştırıldıkları görülmektedir.
- Kısmı Dava Nedir?
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 109. maddesinde düzenlenen kısmi dava, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan ve bölünebilir nitelikte olan bir alacağın veya hakkın talep edilmesidir. Bu tür davada talep konusunun tamamı için dava açma imkanı olmasına rağmen yalnızca bir bölümü talep edilmektedir. Talep konusunun taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir olmadığı durumlarda da kısmi dava açılmasına herhangi bir hukuki engel olmamakla birlikte hukuki yararın bulunması ve hakkın kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Kısmi dava açılabilmesinin iki şartı olduğunu söylemek mümkündür. Bu şartlar; talep konusunun bölünebilir nitelikte olması ve aynı hukuki ilişkiden doğmuş olmasıdır.
- Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Belirsiz alacak davası Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre belirsiz alacak davası, alacak miktarının tam olarak belirlenemediği veya belirlenmesinin objektif olarak mümkün olmadığı hallerde açılan bir dava türüdür.
- Islah ve Bedel Artırımı Arasındaki Fark
Türk hukukunda, özellikle alacak davalarında, talep sonucunun dava sürecinde güncellenmesi veya
artırılması ihtiyacı doğabilmektedir. Bu noktada “ıslah“ ve “bedel artırımı“ kavramları ön plana çıkmaktadır. Her ikisi de talep sonucunu etkileyen hukuki müesseseler olmakla birlikte, aralarında önemli farklar bulunmaktadır.
İddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının bir istisnası olan ıslah; taraflardan birinin usule uygun bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yoldur. Bedel artırımı ise özellikle HMK'nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası niteliğindeki davalarda, yargılama sürecinde alacağın tam ve kesin miktarının belirlenmesi üzerine talep sonucunun yükseltilmesi işlemidir. Bedel artırımı, belirsiz alacak davasının özüne ilişkin bir hak olup, davacının alacağın tamamını sonradan talep edebilme imkanı sunar.
Kısmi davada talep edilmemiş bakiye alacak, iddianın genişletilmesi veya ek dava ile ileri sürülebildiğinden kısmı dava ile ıslah arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Kısmi alacak davasında bedel artırımı yapmak mümkün değildir, bu davada alacak ancak ıslah ile arttırılabilir.
Kısmi davada ıslah ile ulaşılan amaca, belirsiz alacak davasında talep artırım müessesesi ile ulaşılmaktadır. Dolayısıyla belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılması için ıslaha gerek bulunmamaktadır. Çünkü ıslah, o güne kadarki usul işlemlerinin kısmen veya tamamen değiştirilmesi amacıyla yapılır. Oysa, belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılması, o güne kadar tamamlanmış olan usul işlemlerine dayanır.
Bu nedenlerle, belirsiz alacak davasında kanun yolları tükeninceye kadar yapılacak artışların hiçbiri “ıslah” değildir. Alacağın yargılama ile belirlenebilir hale gelmesi durumunda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olunmaksızın talebin artırılabileceği hususu HMK md.107’de düzenleme altına alınmıştır;
Belirsiz alacak ve tespit davası
6100 sayılı HMK 107. Madde
“(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.”
Bununla birlikte Yargıtay’ın son yıllara ilişkin kararlarında, belirsiz alacak davasında dava değerinin artırılmasının “ıslah” olmadığı ısrarla belirtilmekte; ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmadan “talep artırım dilekçesi verileceği; davacının ıslaha gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği; ayrıca ıslah adı altında bir dilekçe verilmesi gerekmediği, bunun için tamamlama harcı yatırılmasının yeterli olduğu; talep artımı ıslah olmadığı içindir ki, buna karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı, belirsiz alacak davasının açılmasıyla yargılama sonucu belirlenecek tazminat tutarının tamamı için zamanaşımının kesilmiş olacağı” biçiminde açıklamalar yapılmaktadır.
“…davacı tarafından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107 nci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince verilen talep artırım dilekçesi ile talep sonucu artırılmıştır. Mahkeme kararının gerekçesinde belirtildiğinin aksine, somut uyuşmazlıkta bozmadan sonra yapılan bir ıslah işlemi söz konusu olmayıp, davacı tarafından talep artırım hakkı kullanılmıştır. Hukuki nitelik itibariyle talep artırım işlemi ıslah olmadığından, bozmadan sonra yapılan bir ıslah da söz konusu değildir…”
(Yargıtay 22. HD. 2019/6528 E. 2019/21446 K. 25.11.2019 T.)
- Sonuç
Özetle, bedel artırımı HMK'nın 107. maddesi kapsamında, belirsiz alacak davalarına özgü bir talep güncelleme mekanizması olup alacak miktarının belirlenmesiyle devreye girer. Islah ise HMK'nın 176. maddesinde düzenlenen daha genel bir usul hukuku kurumu olup davada bir kez kullanılabilir ve bedel artırımı da dahil olmak üzere usul işlemlerinin düzeltilmesine veya değiştirilmesine imkan tanır. Belirsiz alacak davalarında, genellikle bir kez bedel artırımı yapıldıktan sonra, ondan bağımsız olarak bir kez de ıslah yapılabilmesi mümkün ve yerleşik içtihatlarla kabul görmüş bir uygulamadır.
Belirsiz alacak davalarında davacıya, alacağının tam ve kesin miktarının belirlenmesi üzerine öncelikle bedel artırımı yoluyla talebini yükseltme hakkı tanınmıştır. Bu hak, HMK md. 176 kapsamındaki ıslah hakkından bağımsızdır. Davacı, bir kez bedel artırımı yaptıktan sonra, yine yargılama sürecinde ortaya çıkan yeni durumlar veya bilirkişi raporları doğrultusunda bir kez de ıslah hakkını kullanabilir. Mahkemeler, bu iki talebi bir bütün olarak değerlendirerek hüküm tesis etmelidir.
Tuğba BOZTEPE & Av. Selçuk ENER
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!