KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI


Yazar: Av. Selçuk ENER-Stj. Av. Ahmet Talha SOYDAN
25.07.2023 11:56:42
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI

Bir taşınmaza kamulaştırma yapmaya yetkili Devlet, kamu tüzel kişileri, kamu kurumları veya kamu yararına bulunması halinde yararlarına kamulaştırma yapılacak gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu veya özel kanunlardaki hükümlere uyularak bir kamulaştırma işlemi yapmadan veya kamulaştırma işlemlerine başlamalarına rağmen bu işlemler tamamlanmadan, kısmen veya tümüne fiilen veya hukuki olarak el koyarak taşınmaz mal üzerinde tesis veya bina yapar veya o taşınmazı kamu yararına yönelik bir hizmete tahsis ederek, mal sahibinin o taşınmazını (toplum yararına aykırı olmaksızın); istediği gibi kullanmasına engel olur ve bu el koyma maksatlı ve devamlı bir süreyle olursa, idarenin bu eylemi ve işlemi, kamulaştırmasız el koyma olur.

İdarelerin özel kişilere ait taşınmaza el koymaları iki türlü gerçekleşir.

1- Taşınmaza fiilen el konulması

Bilinen en yaygın kamulaştırmasız el koyma hali, bu şekilde yapılınca fiili el koyma şeklinde gerçekleşir.

Bu şekildeki el koymanın hukuki kaynağı, aşağıda da belirttiğimiz gibi Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.5.1956 tarih ve B1, K:6 sayılı kararıdır.

2- Taşınmaza hukuki olarak el konulması

Bazen de idare, özel kişilere ait bir taşınmaza fiilen el koymaz ama taşınmaz uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle, mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde, mal sahibinin tasarrufu hukuken kısıtlanır. İşte idarenin bu tür müdahalesine de taşınmaza kamulaştırmasız hukuki el koyma denilir ki, bu husus Kamulaştırma Kanunu’na 20.08.2016 tarih ve 6745 sayılı Kanun’un 33. Maddesiyle eklenen EK-1 maddesinde düzenlenmiştir.

Kamulaştırmasız el koyma kavramı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarih ve Esas:1 Karar:6 sayılı kararı ile hukuk hayatımıza girmiştir.

Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti

“Geçici Madde 6 – Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.

İdarenin daveti veya malikin müracaatı üzerine, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının idarenin daveti veya malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teşkil edilen kıymet takdir komisyonu marifetiyle, taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre teşkil olunan uzlaşma komisyonunca, idarenin daveti veya malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaşma görüşmelerine davet edilir.

Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir.

Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir.

Uzlaşılan bedel, bütçe imkânları dâhilinde sonraki yıllara sâri olacak şekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir.

İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir. Dava açılması hâlinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir. Tespit edilen bedel, bu maddenin sekizinci fıkrasına göre idarece ödenir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin temyiz hakkı saklıdır.

Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.

Kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması hâlinde, merkezi yönetim bütçesine dâhil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerinin (Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinin güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile yapım giderleri için ayrılan ödeneklerin) yüzde ikisi, belediye ve il özel idareleri ile bağlı idareleri için en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının, diğer idareler için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılır. Kesinleşen alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aşması hâlinde, ödemeler, sonraki yıllara sâri olacak şekilde, garameten ve taksitlerle gerçekleştirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095 sayılı Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir. İdare tarafından, mahkeme kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaşma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre işlem yapılabilir.

Bu maddenin bedele ilişkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış veya süre dışındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiş olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak kazanmış oldukları tazminat henüz ödenmemiş olanlara, idare tarafından nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaşma yolları teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre işlem yapılabilir.

Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. (Mülga üçüncü cümle: 20/8/2016-6745/34 md.) Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.

Bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.”

 

Esasen Kanun’un bu geçici maddesine gelinceye kadar, 221 sayılı belli bir dönemi kapsayan ve tasfiye niteliğindeki Kanun’nun dışında yasal bir düzenleme yoktu. Belirtildiği gibi 9 Ekim 1956 tarihinden önce idarenin kamulaştırma yapmadan el koyması ile ilgili sorunlar 221 sayılı Kanun kapsamında kaldığından bu Kanuna göre çözümlenir.

 

9 Ekim 1956 tarihinden daha sonraki zamanda gerçekleşen kamulaştırmasız el atma ile ilgili sorunlar Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarih ve Esas:1 Karar:6 sayılı kararı esas alınmak suretiyle çözüme kavuşturulur.

 

Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 - 4/11/1983 tarihleri arasında fiilen el konularak amme hizmetlerine tahsis edilen veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca özgülenerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malikinin, mülkiyet hakkından doğan talepleri veya bedel talep edilmesi halinde bedel tespiti ve diğer işlemleri bu madde hükümlerine göre yapılır.

 

Uzlaşma usulünü dava şartı haline getiren geçici 6. Madde 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten evvel uzlaşma usulü zorunlu dava şartı sayılmadığından" bu tarihten önce açılan ve kesinleşmeyen davalarda uzlaşma şartının yerine getirilmesi şartı aranmamaktadır.

 

 11.06.2013 tarihinden sonra, geçici 6. madde kapsamında açılan davalarda uzlaşma, dava şartı olarak öngörülmüştür. Yukarıda yazılı iki tarih arasında kamulaştırma yapılmadan taşınmazına el konulan malikin yapacağı ilk iş, alternatifleri belirterek (nakdi ödeme, idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması) idare ile uzlaşmak için başvurmak olmalıdır. Taşınmazın bedeli talep ediliyorsa 2942 sayılı kanunun geçici 6. maddesine göre taşınmazın dilekçe tarihindeki değerinin ödenmesi talep edilmelidir. (Geç. m.6/1)

 

Uzlaşma dilekçesini alan idare, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın dilekçe tarihindeki bedelini, kendi bünyesinden teşkil edeceği en az üç kişiden oluşan bir takdir komisyonuna (m.8/2) taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun ll. ve 12'nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit ettirir.

Taşınmazın dilekçe tarihindeki değeri belli olduktan sonra idare, tahmin edilen bedel üzerinden pazarlıkla satın alma ve trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak üzere kendi bünyesinden en az üç kişiden teşekkül eden bir uzlaşma komisyonu (m.8/3) görevlendirir. Malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile tahmini değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaşma görüşmelerine davet edilir. (Geç. m.6/2)

 Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması, mümkün olmaması halinde nakdi bedel ödenmesi suretiyle olabilir. (Geç. m.6/3) Uzlaşma görüşmeleri davete icabet tarihinden itibaren hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde en geç altı ay içinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, tutanağa bağlanır ve taraflarca imzalanır.

 Görüldüğü üzere uzlaşma süreci (6 ay + 6 ay) olmak üzere bir yıl sürmektedir.

Uzlaşmaya varılması halinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir. (Geç. m.6/4)

Uzlaşma sağlanamaz ise anlaşmazlık tutanağının imzalanmasından itibaren mülk sahibi veya idare tarafından üç ay içinde bedel tespiti davası açılmalıdır. Bir başka ifade ile idare ile uzlaşma sağlanamadığı ve dava açmak gerektiğinde, uzlaşma talebi ile idareye ilk başvuru tarihinden itibaren ( 6 ay + 6 ay + 3 ay) olmak üzere 15 ay içinde davanın açılması gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Üç aylık hak düşürücü süre mahkemece resen nazara alınacağından mağdur olmamak için davanın anlaşmazlık tutanağının imzalandığı tarihten itibaren üç ay içinde açılmasına özen gösterilmelidir.

Dava şartı olan uzlaşma yönteminin uygulanıp uygulanmadığı açılan davada mahkemece resen nazara alınır, uygulanmadığı tespit edildiğinde dava reddedilir. Dava dilekçesinde, İdareye uzlaşma talebi ile başvurulduğu, ancak uzlaşmanın temin edilemediği beyan edilmeli, bunun delilleri de (başvuru dilekçe örneği, uzlaşmazlık tutanağı vs.) dava dilekçesine eklenmelidir (6/6)

Açılan davada, fiilen el konulan taşınmazın veya tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri göz önüne alınarak, 15. madde çerçevesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenir. Bilirkişi kurulu 2942 sayılı Kanunun 11. ve 12. maddelerine göre inceleme yaparak değeri tespit eder. Bilirkişi kurulunun belirlediği ve hakimin uygun gördüğü bedel 10. madde 8. fıkra açıklamalarında belirtilen usul dairesinde bankaya yatırtıldıktan sonra taşınmaz idare adına tescil olunur. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin istinaf ve temyiz hakları vardır. (Geç. m.6/6)

Bu madde kapsamında açılan dava ve icra harçları ile avukatlık ücretleri maktu olarak belirlenir. (Geç m.6/7)

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu 38. maddesi kamulaştırmasız el koyma tarihinden itibaren 20 senelik bir zamanaşımı süresi öngörmekteydi. 38. madde Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal kararı 04.11.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Geçici 6. maddenin 9. fıkrası ile bu durumda olanlara yeni bir dava hakkı tanınmıştır. Davası 20 senelik zamanaşımı sebebiyle reddedilenler bu hüküm sayesinde yeniden dava açma hakkına kavuşmuşlardır.

 

04.11.1983 Den Sonra Gerçekleşen Kamulaştırmasız El atmalar Sebebiyle Açılacak Davalar

Kamulaştırmasız el atma halinde idare, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır ve bu bakımdan dava, Medeni Kanun hükümlerine göre mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen, zararının tazmini davası olup bu davalar kamulaştırmasız el atma  fiili bahsinde değerlendirilecektir.

Av. Selçuk ENER-Stj. Av. Ahmet Talha SOYDAN