KOOPERATİF BORÇLARINDAN ÜYELERİN SORUMLULUĞU


Yazar: Stj. Av. Aleyna KISMET & Av. Selçuk ENER
15.05.2023 16:39:42
KOOPERATİF BORÇLARINDAN ÜYELERİN SORUMLULUĞU

                               

KOOPERATİFLER

A)Genel olarak

Türk Ticaret Kanunu kapsamında ticaret şirketleri arasında sayılan kooperatiflerin tanımı, Kooperatifler Kanunu madde 1’e göre şu şekildedir:

‘’tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortakların belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar.’

Değişir ortak ve sermayeden kasıt, şirket sözleşmesine gerek olmadan değişiklik yapılabilmesidir. Sermaye yeni ortakla kendiliğinden artar ve o ortağın çıkmasıyla kendiliğinden azalır.

Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından ticaret sicili müdürlüğünce yetkilendirilmiş personel huzurunda ana sözleşmenin imzalanması sonucu kurulur ve ticaret siciline tescil ile de tüzel kişilik kazanır.

Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz ve kooperatif unvanlarında kamu kurum ve kuruluşlarının isimlerine yer verilemez.

B)Ortaklık Sıfatının Kazanılması ve Kaybedilmesi

a)Ortaklık sıfatının kazanılması

Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Yönetim kurulu başvuruyu 1 ay içinde sonuçlandırır ve başvuru sahibine kararı taahhütlü mektupla veya elden imza karşılığında tebliğ eder. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.

Kabul konusunda kararı yönetim kurulu verir. Buna ek olarak ölüm halinde sözleşmede hüküm varsa mirasçının ortaklık sıfatını kazanması, bir taşınmaza ilişkin mülkiyet haklarının kullanılması, bir kuruluşun devralınması ile üyeliğin kazanılması ana sözleşmede öngörülmüşse yönetim kurulunun kararına gerek yoktur.

b)Ortaklık sıfatının kaybı

1- Çıkma

Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır ancak çıkmak isteyen ortağın bu talebinin kooperatifin varlığını tehlikeye düşürecek mahiyette olması durumuna karşılık ana sözleşmeye bir hüküm konulabilir. Bu hükümle birlikte çıkmak isteyen ortak, belli bir miktarda tazminat ödemekle yükümlü kılınabilir.

Ek olarak kooperatifin ana sözleşmeye koyacağı bir hükümle, ortakların ortaklıktan çıkma keyfiyetleri en çok 5 yıl süre ile sınırlandırılabilir. Ancak önemli sebeplerle çıkma haline ilişkin haklar saklıdır.

Çıkma hakkını tamamen kullanılamaz hale getiren hükümler ise geçersizdir.

2- Çıkarılma

Çıkarılmaya ilişkin hükümler ana sözleşmede açıkça gösterilen şartlarla sınırlıdır. Bunlar dışında bir sebeple ortak, ortaklıktan çıkarılamaz. Kararı yönetim kurulunun teklifi üzerine genel kurul verir. Bu karar üzerine çıkarılan ortak, kararın onaylı örneğinin kendisine tebliğinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Eğer çıkarma kararını yönetim kurulu vermişse bu karara karşı yine üç aylık süre içerisinde genel kurula itiraz edilebilir. Genel kurula itiraz edilmesi halinde, yönetim kurulunun çıkarma kararına karşı itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.

Karar kesinleşinceye kadar bu ortakların hak ve yükümlülükleri devam eder ve yerlerine yeni ortaklar alınamaz.

Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

3- Ortağın ölümü

Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Ancak ana sözleşmede hüküm varsa ortağın mirasçıları kooperatifte ortak olarak kalabilirler.

4- Ortaklığın devri

Ortaklık devredilebilir. Bu devir sonucunda yönetim kurulu, devralanın ortaklık niteliklerini taşıması halinde ortaklık sıfatının kabulüne karar verir.

5- Bir görev veya hizmetin yerine getirilmesi

Ortaklık bir görev ya da hizmetin yerine getirilmesine yönelikse bunların gerçekleşmesiyle kendiliğinden sonra erer ancak ana sözleşmeye konulacak bir hükümle ortaklığın devamı kararlaştırılabilir.

6- Taşınmaz mal veya işletme karşılığı ortaklık

Ortaklık sıfatının kazanılması ana sözleşmeye hüküm konularak bir taşınmazın mülkiyetine bağlı hakların kullanılması ya da bir işletmenin işletilmesine bağlanabilir. Bu gibi hallerde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceğini ana sözleşme hüküm altına alabilir. Taşınmaz mala ait bu şekil iktisabın üçüncü şahıslara karşı ileri sürülebilmesi tapu siciline şerh verilmesine bağlıdır.

C)Hak ve Yükümlülükler

Kooperatife giren her şahıstan en az bir ortaklık payı alınması gerekir. Bir ortaklık payı 100 TL’dir. Ortaklar en çok 5000 pay taahhüt edebilirler. Üst kuruluşa katılanlar ise en az 50 pay taahhüt edebilirler.

Ortaklığa girişte ayni sermaye konulması mümkündür.

(Kooperatifler Kanunu - Madde 28)

‘’…Aksine bir hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnızca malvarlığı ile sorumludur. Şirket iflas etse bile ortakların ayrıca sorumluluğuna gidilmez. Ancak bu durumda taahhüt edilip de henüz ödenmeyen sermaye payları varsa iflas idaresi bunları talep ve dava edebilir…’’

Ancak bu durum ana sözleşmede farklı bir şekilde öngörülebilir. Yani kooperatifin varlığının borçlarını karşılamaya yetmediği durumlarda ortakların şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutulacağı ana sözleşmeyle kararlaştırılabilir.

(Kooperatifler Kanunu - Madde 29)

‘’..Ana sözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflâsı veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar...’’

Dikkat edilmesi gereken husus şudur. Ana sözleşmede hüküm olsa bile şirket iflas etmediği veya dağılmadığı sürece alacaklıların ortaklara başvurmaları mümkün değildir.

Gerekçe: Sınırsız sorumluluk altına giren ortakların kooperatif ilişkisinde güçsüz taraf olması gerekçesiyle kanun koyucu, bu sorumluluğu belli şartlara bağlamıştır.

Ortak sorumluluk için öngörülen şartlar;

-Ana sözleşmede hüküm bulunması

-Kooperatifin varlıklarının borcu karşılayamaması

-Kooperatifin iflas etmiş ya da dağılmış olması (tasfiye)

-Tasfiye sonucunda tasfiyeden elde edilen miktarın alacaklılarının alacaklarını karşılayamaması

(Kooperatifler Kanunu - Madde 33)

‘’…Ortakları şahsen sorumlu bulunan veya ek ödemelerle yükümlü olan bir kooperatifin iflası halinde, iflas idaresi sıra cetvelini düzenlemekle beraber ortaklardan her birinin payına düşen borcun ödenmesini kendilerinden ister. Tahsil olunamayan meblağlar diğer ortaklar arasında bölüşülür. Aktif bakiyesi pay cetvellerinin kesin olarak tespiti üzerine geri verilir. Ortakların birbirlerine rücu hakları saklıdır. Ortakların geçici olarak tespit olunan borçlarıyla pay cetveli aleyhine İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre itiraz hakları vardır…’’

 Yeni giren ortağın kendisinden önce doğmuş olan borçlardan sorumlu tutulabilmesi, kooperatifin ortaklarının şahsen sorumlu ya da ek ödemelerle yükümlü bir kooperatif olması gerekir. Bunu bilerek giren kimse kendisinden önce doğmuş borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Bu sorumluluğun üstlenilmesi için yazılı olarak bildirilmesi gerekir.

Kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu:

(Kooperatifler Kanunu - Madde 35)

‘’…Ortakları şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren kimse, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı mukavele hükümleriyle ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez…’’

Bir ortağın ayrılmasından veya kooperatifin dağılmasından sonra sorumluluk:

(Kooperatifler Kanunu - Madde 36)

‘’…Sınırsız veya sınırlı sorumlu bir ortak ölür veya diğer bir sebeple kooperatiften ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya ana sözleşme ile tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatif iflas ettiği takdirde, ayrılmasından önce doğmuş olan borçlar için ortak sorumluluktan kurtulamaz. Aynı şartlar altında veya aynı süre içinde ek ödeme yükümü de mevcut olmakta devam eder. Bir kooperatif dağılırsa, dağılmanın Ticaret Siciline tescilinden başlayarak bir yıl veya ana sözleşmede tespit olunan daha uzun bir süre içinde kooperatifin iflasının açılmasına karar verilmesi halinde ortaklar aynı şekilde ek ödemelerle birlikte sorumludurlar…’’

Sorumlulukta zamanaşımı:

(Kooperatifler Kanunu - Madde 37)

 ‘’…Alacaklıların, ortakların şahsi sorumluluklarından doğan isteme hakları, daha önce kanuni bir hüküm gereğince düşmedikçe iflas işlemlerinin sona ermesinden başlayarak bir yıl süre ile alacaklılardan her biri tarafından ileri sürülebilir. Ortakların birbirine olan rücu hakları da bu hakka vücut veren ödemenin yapıldığı andan başlamak üzere bir yıl içinde zamanaşımına uğrar…’’

D)ORTAKLARIN SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN ÖRNEK KARARLAR

 

‘’…o halde; ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatif üyelerinin kişisel malvarlıklarından herhangi bir istek yapılamayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendiği sermaye payı dahildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.09.1997 T ve 1997/11-44 E, 1997/649 K sayılı kararında da "kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, anılan 28. maddesinde kollektif  şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği" vurgulanmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. madde yollamasıyla Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesi hükmüne göre anonim şirket, sermaye ortaklığı olup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların gerek şirkete ve gerekse şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden takip ve dava olunamazlar.’’

                                    (Yargıtay 23.HD 2014/6364 E. 2015/6374 K. 12.10.2015 T.)

"…Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif alacaklılarına karşı yalnız mameleki ile sorumludur" hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme, kooperatiften alacaklı olan kişilerin kooperatif ortaklarının kişisel malvarlığına başvurma imkanını ortadan kaldırmıştır. Aksine düşünce kooperatiflerin kuruluş amaç ve mahiyetine aykırı düşer. Zira, kooperatifin borcundan dolayı ortak, ancak kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması hallerine ilişkin ana sözleşmede belirtilen kurallar dahilinde sorumlu tutulabilir. Aynı Kanun'un 33, 35, 36. maddelerinde özellikle kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması hallerine ilişkin anılan kuralın istisnalarına yer verilmiştir O halde ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatif üyelerinin kişisel malvarlıklarından herhangi bir talepte bulunulamaz…’’

                                     (Yargıtay 23.HD 2012/5985 E. 2013/1216 K. 01.03.2013 T.)

                                                                                                                                             

‘’… HGK 17.9.1997 tarih, 1997/11-44 Esas, 1997/649 sayılı kararında;"Kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, kolektif  şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği" vurgulanmıştır…’’

                                   (Yargıtay 23.HD. 2016/844 E. 2019/1358 K. 11.04.2019 T.)