MOBBİNG İDDİASINDA İSPAT VE SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ İDDİA EDENE AİTTİR


Yazar: Yargıtay 9.Hukuk Dairesi
02.01.2024 14:09:51
MOBBİNG İDDİASINDA İSPAT VE SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ İDDİA EDENE AİTTİR

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2023/15976 E. 2023/13513 K. 02.10.2023 T.

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece 09.....2014 tarihli ilâm ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre yapılan inceleme sonucunda, bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 16.01.2020 tarihli ilâm ile; usul ve yasaya uygun Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkeme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece 21.11.2022 tarihli ilâm ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bankanın muhtelif şubelerinde ve en son Adapazarı Çark Caddesi şubesinde şef olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini, bu nedenle davalı aleyhine ... 5. ... Mahkemesinin 2010/1082 Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açtığını, davanın derdest olduğunu, aynı şekilde kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer işçilik hak ve alacaklarının hüküm altına alınması için davalı aleyhine ... 6. ... Mahkemesinin 2010/1167 Esas sayılı dosyası ile açtığı davanın da derdest olduğunu; son birkaç yıldan beri amirleri ve diğer çalışanlar tarafından müvekkiline psikolojik taciz (mobbing) uygulandığını, kişilik haklarının saldırıya uğradığını, psikolojisi ve genel olarak sağlığının bozulduğunu, bu durumun Genel Müdürlüğe ve ilgililere müteaddit defa bildirilmesine rağmen olumlu bir sonuç alınamadığını, işine devam etmek isteyen müvekkilinin davalı işverence istifa ettiği gerekçesiyle işten çıkarıldığını, maruz kaldığı psikolojik tacizden (mobbing) kaynaklı rahatsızlıklarına ilişkin bir takım raporlarının olduğunu, müvekkilinin Adli Tıp Kurumu veya benzeri bir kuruma sevki hâlinde psikolojik tacizden (mobbing) kaynaklı travma ve rahatsızlıklarının tespit edilebileceğini, müvekkili ile eşinin tüm başvurularına rağmen davalının sorunu çözmemesi ve devam ettirmesi üzerine maruz kaldığı durumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirdiğini, müvekkilinin söz konusu mücadelesinin basında “mobbing genelgesinin ardındaki sır mektup” konulu birçok habere konu olduğunu ileri sürerek manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda 25.05.2022 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı işçinin müvekkili nezdinde aday memur olarak işe başlayıp değişik şubelerde görev yaptıktan sonra en son Çark Caddesi/... şubesinde kıdemli servis yetkilisi yardımcısı olarak çalıştığını, davacının, müvekkili işverenin genel müdürüne gönderdiği e-posta ve sonrasında 10.11.2010 tarihli istifa dilekçesi ile görevinden ayrıldığını, davacının diğer çalışma arkadaşlarının hiçbirinin sahip olmadığı özgürlükler ortamında çalışmasını sürdürdüğünü, bu dönemde davacının “Gizemli Yolculuk -1- Kendini Hazırla” isimli kitabı yazıp piyasaya sürdüğünü, anılan kitabın kitapçılarda satışa sunulduğunu, söz konusu kitabın tanıtımı için Bankanın Genel Müdürlük binasında tanıtım yapılmasına izin verilerek ayrıcalık sağlandığını, kendi beyanlarına göre bu kitabın devamı olan ikinci kitabının da taslağını hazırladığını, sertifika programlarına katılarak sertifikalar aldığını, kendi beyanına göre ICF ... Eğitim Komitesi ve Proje Komitesi üyeliği yaptığını, davacının Bankanın iç düzenleme sınırlarının üzerine çıkarak ... koçluğu alanında faaliyet gösteren firmalar arasında “... Rehberim” sitesinde de yer alan “www.kendinlegelis.com” adresli internet sitesi kurduğunu, ... koçluğu serbest meslek faaliyeti çerçevesinde kendi adına “... koçu, mentor, danışman” olarak kartvizit bastırdığını, işyerindeki çalışma saatlerinin önemli bir bölümünü internet sitelerine girerek geçirdiğini, 2010 yılını iddiaların aksine psikolojisiyle ilgisi olmayan açıklamalarında fiziksel ve biyolojik nedenlerin belirtildiği şüpheli ve hatır nitelikli toplamda 88 günlük raporlarla çalışmadan geçirdiğini, raporlu olduğu bir tarihte “www.kendinlegelis.com” adresli kendi internet sitesinde TÜYAP Kitap Fuarında olacağına dair duyuru yaptığını, Bankanın insan kaynakları bölümlerinin yöneticilerine gayet rahat bir şekilde bankada çalışmak istemediğini, çalışarak vakit kaybetmek istemediğini belirten e-postalar gönderdiğini, çalışma saatleri içerisinde yazmakta olduğunu beyan ettiği kitap içeriğinden de bölümler gönderdiğini, daha birçok benzeri olayda da çalışma yaşamını son derece çağdaş ve banka iç mevzuatının sınırlarının üstünde özgürlükler içerisinde geçirdiğini, davacı ve hatta eşinin, amirleri ve çalışanları bezdirdiğini, çalışanları banka mevzuatına aykırı davranmaya özendirdiğini, işyerinde huzursuzluklar yarattığını, çalışma ortamını olumsuz yönde etkilediğini, kendi taraflı ve kişisel beklentileri doğrultusunda çıkarımlar yaparak kurmaca iddia ve suçlamalarda bulunduğunu ve başvurular yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29.11.2011 tarihli ve 2011/492 Esas, 2011/886 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafça psikolojik tacizin (mobbing) varlığına dair somut bir iddianın ortaya konulamadığı, ispat imkânı tanınması için öncelikle somut iddianın ortaya konulması gerektiği, bu sebeple psikolojik tacizin varlığına dair iddialarının delil toplanmasını gerektirecek şekilde somutlaştırılmaması ve işe iade davası açılması ile çelişkiye düşülmesi nedeniyle delil toplanmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

 A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 09.....2014 tarihli ve 2012/14418 Esas, 2014/18599 Karar sayılı ilâmı ile; Mahkemece taraf delillerinin toplanmadığı, davacının işe iade davası açmasının çelişki oluşturduğu gerekçesinin yerinde bulunmadığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı

Mahkemenin 04.03.2015 tarihli ve 2014/712 Esas, 2015/74 Karar sayılı kararı ile; davacının iddiasını somutlaştırmaması ve açıkça ortaya koymaması nedeni ile usulüne uygun bir iddia ortaya konulmadığından ispat hakkı tanınmamasında usulsüzlük olmadığı, davacı vekilinin, tanık dışındaki tüm delillerini ibraz etmiş olduklarını beyan ettiği ve müvekkilinin eşi, kardeşi ve annesi olduğu bildirilen tanıkların dinlenmelerinin verilecek karara etkisi olmayacağı gerekçeleriyle bozma ilâmına direnilmesine karar verilmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.01.2020 tarihli ve 2019/9-571 Esas, 2020/23 Karar sayılı ilâmı ile; tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile iddia ve savunmalarını ispata yarar delillerini sundukları, psikolojik tacizin(mobbing) iddia edilen uzun süreci dikkate alındığında dava dilekçesinde her davranışın ... ... yeri, zamanı ve kim tarafından gerçekleştirildiğinin belirtilmesinin mümkün olmadığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği vakıalar ile bunların ispatı için ibraz ettiği tüm deliller birlikte değerlendirilerek iddianın somutlaştırılıp somutlaştırılmadığının belirlenmesi ve buna rağmen hâlâ belirsiz ya da çelişkili hususlar var ise hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü uyarınca davacı tarafa iddialarını somutlaştırması için uygun bir süre verilerek sonucuna göre hareket edilmesi gerektiği, Mahkemece taraf delilleri toplanmadan sonuca gidilmesi nedeniyle tarafların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği; ayrıca davacının işe iade davası açmasının çelişki oluşturmadığı, hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleriyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

 D. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar Mahkemenin 25.05.2022 tarihli ve 2020/177 Esas, 2022/259 Karar sayılı kararı ile; tarafların tanıkları dinlenerek ve tüm deliller toplanarak yapılan değerlendirme neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.

E. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.11.2022 tarihli ve 2022/14110 Esas, 2022/14848 Karar sayılı ilâmıyla; Mahkemece gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama ve gerekçe içermediği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanıklarının davacının eşi, kardeşi ve annesi oldukları, işyerinde çalışmadıkları, beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, davacı işçinin annesinin kızının küçüklüğünden bu yana böbrek rahatsızlığı olduğunu, işyerinde çalıştığı sırada bir rahatsızlığı olup olmadığını bilmediğini beyan ettiği, ayrıca dava dilekçesi dâhil yargılama aşamasındaki dilekçe içeriklerinde davalı Bankanın davacıya psikolojik taciz (mobbing) uyguladığına dair somut herhangi bir olaya ya da uygulamaya yer verilmediği, bazı mesai arkadaşlarının davacıya karşı davranışlarında sorun olduğu düşünülse bile bunun davalı Bankanın sorumluluğunu gerektirecek şekilde psikolojik taciz (mobbing) olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafça iddiaların somutlaştırılmadığı, davacının maruz kaldığı davranışların neler olduğu belirtilmediği gibi, kim tarafından gerçekleştirildiği ve ne kadar sürdüğü hususlarının da açıklığa kavuşturulmadığı, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde davacının çalıştığı sırada psikolojik tacize (mobbing) maruz kaldığına ilişkin iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava dilekçesindeki beyanlarının yanı sıra psikolojik taciz (mobbing) yapıldığına dair alınan ... Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 2012/419 sayılı “Mobbing Raporu” ve ... Psikoloğu Prof. Dr. P. T'nin uzman görüş raporunun dosyada yer aldığı, söz konusu raporlarda müvekkilinin açıkça ... yerinde psikolojik tacize (mobbing) maruz kaldığının belirtildiğini, tanık G.Ç'nin davacının eşi olmakla birlikte işyerinin eşine yakın olması, eşine işe giriş çıkışlarda eşlik etmesi, eşinin sağlık sorunları yaşadığı dönemde ofise sıklıkla gelmesi nedenleriyle de bizzat eşine karşı uygulanan baskı ve psikolojik tacizi (mobbing) gördüğünü, bu sebeple beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini, müvekkilin yaklaşık iki yıla yakın psikolojik taciz (mobbing) sürecini yaşadığının belge ve dokümanlarla sabit olduğunu, psikolojik taciz (mobbing) iddialarının yaklaşık olarak dahi ispatının yeterli sayılması gerektiğini, sürecin davalı Bankanın Genel Müdürlüğünün insan kaynaklarına dahi detaylı şekilde aktarıldığını, Şube müdürlerinin de sürece dâhil olduklarını, hatta davacının insan kaynakları birim müdürü M.Ö. tarafından tehdit edildiğini, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen eylemler nedeniyle işe yönelik, sosyal dışlama, kişiliğe yönelik sözlü tehdit, itibarı zedelemeye yönelik eylemler olmak üzere tüm davranış kategorilerinde psikolojik tacize (mobbing) maruz kaldığının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, davalı Banka tanıklığını yapanların mobbing sürecini bizzat yaşatan Şube müdürleri ve Genel Müdürlük İnsan Kaynakları yöneticileri olduğunu, bu kişilerin dava açıldıktan 10 yıl sonra dinlendiklerini, söz konusu kişilerin psikolojik taciz (mobbing) sürecine dâhil olmaları sebebiyle de beyanlarına itibar edilemeyeceğini, müvekkili ile aynı konumda bulunan çalışma arkadaşlarına dahi ... yeri anahtarı verilirken müvekkiline verilmemesinin, ayrıca işyerinde kendisine görev verilmeyerek işsiz bırakılmasının dahi işçiyi bezdirmenin tipik örneği olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Uyuşmazlık, davacı tarafça psikolojik taciz (mobbing) iddialarının ispatlanıp ispatlanmadığı ve buna bağlı olarak davacının manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

 2. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 56, 58 ve 417 nci maddeleri.

 3. Değerlendirme

 1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Mahkemenin gerekçeli karar başlığında 29.04.2011 olan dava tarihinin 02.10.2014 şeklinde belirtilmesi mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.