ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI


Yazar: Stj. Av. E. Barkın SOLHAN & Av. Selçuk ENER
22.09.2023 14:22:11
ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

 

ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Boşanma davası açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen genel ve özel boşanma sebeplerinden birinin varlığı şarttır. Türk Medeni Kanun’da özel boşanma sebepleri tahdidi olarak sayılmış, bunlar dışında kalan tüm boşanma davalarını ‘’Şiddetli Geçimsizlik (Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması)’’ sebebiyle açılan genel boşanma davası olarak kabul etmektedir. Halk arasında bu davalara şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası ya da çekişmeli boşanma davası da denebilmektedir.

“Şiddetli geçimsizlik” çekişmeli bir genel boşanma sebebi olmakla birlikte özel boşanma nedenleri ile de beraber dava konusu edilebilmektedir. Keza böyle bir durumda mahkeme öncelikle özel nedenin var olup olmadığını inceleyecek, özel boşanma nedeninin bulunması halinde buna dayanarak boşanma kararı verecektir. Özel boşanma sebepleri ile genel boşanma sebepleri arasındaki fark, kusurun ispatlanması noktasında ortaya çıkmaktadır. Özel boşanma sebepleri varsa, davacının sadece özel boşanma sebebinin varlığını ispatlaması yeterlidir. Genel boşanma sebepleri varsa boşanma kararının verilebilmesi için karşı tarafın kusurunun ispatlanması gerekir.

‘’Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir’’(TMK m.166)

İlgili maddeye göre, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için üç şartın bire arada bulunması gerekmektedir: a) Evlilik birliği temelden sarsılmış olmalı b) Bundan dolayı ortak hayat çekilmez olmalı ve c) Davacının kusuru daha ağır ise, davalının boşanmaya itiraz etmemiş olması veya itirazın kabul görmemiş olması gerekir. Bu üç husus aşağıda detaylı olarak ele alınacaktır.

GÖREVLİ MAHKEME

Boşanma davaları için görevli mahkeme Aile Mahkemesi olmakla birlikte Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde bu sıfatla asliye hukuk mahkemesi bakmaktadır.

 

YETKİLİ MAHKEME

Yetkili mahkeme ise TMK m.168 uyarınca eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Boşanma davalarında şiddetli geçimsizlik nedenine dayanarak boşanma davası açabilmek için hangi eşin daha kusurlu olduğuna bakılmaksızın eşlerden her biri bu boşanma davasını açma hakkına sahiptir. Her ne kadar her bir eş bu davayı açma hakkına sahipse de daha kusurlu olan eşin şiddetli geçimsizlik nedeniyle açmış olduğu boşanma davasına diğer eşin itiraz etme hakkı bulunacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/594 E. 2015/2795 K. Kararında da bunu açıkça belirtmiştir:

‘’…Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II). Bu durumda, davacının davalıdan daha fazla kusurlu olduğu itiraz yoluyla ispat edilirse, davanın reddedilmesi gerekir. Bu sonuç, bir kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak kazanamaması ilkesinden doğan bir sonuçtur (Akıntürk/Ateş Karaman; s. 267).
Bu düzenlemeyle davalıya bu yolla bir itiraz hakkı tanınmış olmakla birlikte, bu hakkın kötüye kullanılmasının yaptırımı da aynı hükümde belirtilmiştir.

Gerçekten, TMK. m. l66/II son cümleye göre; itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir…’’

1- Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması

Eşlerin süren evliliklerinde huzurlu bir yaşam kalitesi, ortak bir yaşam arzusu yoksa evlilik birliğinin temelden sarsılmış olduğu kabul edilir. Evlilik birliğini sarsan nedenler sınırlı olarak sayılmamakla beraber bu konuda hakimin takdir yetkisi geniş tutulmuştur. Hakim somut olaya göre eşlerin davranışlarının evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığına karar verecektir. Evlilik birliğinin temelden sarsıldığı birçok hal olmakla birlikte, TMK 166/2-3’de, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını açıkça kabul eden düzenlemeyi içermektedir. Bunlar:

*Anlaşmalı Boşanma Halinde Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması: Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.(m.166/2)

*Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması: Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (MK m.166/3).

 

Başlıca Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılma Nedenleri

a-Eşe Karşı Fiziksel-Ekonomik-Psikolojik Şiddet: Sayılacak nedenler arasında belki de en büyük öneme sahip nedendir. Herhangi bir uzuv veyahut herhangi bir şekilde darp, dayak, cebir vs. ile gösterilen her türlü fiziksel şiddet, diğer eş tarafından affedilmediği veya hoşgörünün gösterilmediği takdirde, evliliğe normal bir şekilde devam edilmediği takdirde boşanma sebebi olarak sayılacaktır. Aksi takdirde boşanma davası reddedilecektir. Ekonomik şiddet, eşlerin birbirlerine karşı kendi ekonomik güçlerini kullanmaları ve gelirlerini evlilik birliği içinde kullanmamaları halinde meydana gelir. Psikolojik şiddet ise eşin diğer eşin duygusal ve ruhsal açıdan yıpranmasına neden olmak, bunlar üstünde baskı kurmak şeklinde meydana gelir ve bunlar geçerli bir boşanma sebepleridir.

 

b-Eşe Hakaret Etme

c-Alkol ve Kumar Bağımlılığı

d-Aile Sırlarını Üçüncü Kişilerle Paylaşma

e-Cinsel İlişkiye Girmeme ve İktidarsızlık

f-Eşe Onu Sevmediğini ve Boşanmak İstediğini Söylemek

g-Güven Sarsıcı ve Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranışlar

 

Önceden de dediğimiz gibi bu haller kanunda açıkça tek tek belirtilmemekle beraber bazı önemli nedenleri yukarıda belirttik.

2- Ortak Hayatın Çekilemez Hale Gelmesi

Ortak hayatın boşanma nedenlerindeki evlilik birliğini sarsan olaylardan dolayı ortak hayatın çekilemez hale gelmesi durumunda evliliğin devamını beklemek hayatın olağan akışına aykırı bir beklentidir. Burada kast edilen durum, evlilik birliğini sarsan olayların eşler açısından ciddi boyutlara varması ve eşlerin arasında gerek duygusal gerek fiziki bağların azalmasıdır.

3- Kusur

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davası, taraflardan birinin diğerinin kusuruna dayalı açtığı davadır. Dolayısıyla davalı tarafın davayı kabul etmesinden ziyade karşı tarafın kusurunun ispatı şarttır. Tarafların eşit kusurlu olması halinde de yine boşanmalarına karar verilir. Tamamen kusurlu eşin açtığı boşanma davası ise reddedilir. Bunun nedeni, bir kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde etmesinin hukuka aykırı olmasıdır.

 

Boşanma Sonrası Tazminat-Nafaka ve Mal Paylaşımı

1-Nafaka: Boşanma davası devam ederken eşlerin geçimine ve çocukların ihtiyaçlarına binaen mahkemece re’sen geçici olarak Tedbir Nafakasına hükmedebilir. Boşanma kararıyla, kusuru daha fazla olmadığı takdirde boşanma sonucunda yoksul kalacak taraf geçimi için karşı taraftan mali gücü oranında süresiz şekilde Yoksulluk Nafakası isteyebilmektedir. Ergin olmayan çocuğun sağlık, eğitim, barınma vs. ihtiyaçları için mali gücü oranında velayetin verilmediği tarafa yükletildiği nafakalara İştirak Nafakası denmektedir. Eşlerin kusur durumunun önemsiz olduğu bu nafaka türünde, ergin olmayan çocuk için talep edilebileceği gibi hakim bu nafakaya re’sen de hükmedebilir. Nafaka alacakları için açılacak davada yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı zamanda tazminatta da olduğu gibi 1 senelik zamanaşımı süresi burada da mevcuttur.

2-Tazminat: Karşı tarafın kusurlu olduğu hallerde ayrıca maddi ve manevi tazminat talep etmek de mümkündür. Boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava olarak açmak da mümkündür. Boşanma davasında beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zarar uğrayan daha az kusurlu kişi, kusurlu karşı taraftan maddi tazminat isteyebilmektedir. Boşanma davası nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, bunda dolayı kusurlu taraftan uygun bir manevi tazminat isteyebilir.

3- Mal Paylaşımı: Boşanma kararıyla birlikte mal paylaşımı yapılırken tarafların evlilik birliğinde eşlerin bağlı olduğu mal rejimine göre mallar tasfiye edilir. Fakat eşler bir mal rejimi belirlememişlerse yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiye yapılır. Mal paylaşımı yapılırken kişisel mallar paylaşıma dahil edilmez. Eşler, evlilik birliği içerisindeyken sözleşme yaparak nelerin kişisel mal olduğunu kendileri de belirleyebilirler. Onun dışında evlilik içerisinde elde edilen “edinilmiş mallar” yarı yarıya paylaşılır. Mal paylaşımı boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi genel olarak uygulamada ayrı bir dava açılmaktadır. Bu sebeple mal paylaşımı davasına bakacak mahkeme boşanma kararının kesinleşmesini beklemektedir. Boşanma kararı verildikten sonra 10 yıllık zamanaşımına tabiidir.