TALEP ARTIRIM DİLEKÇESİ SUNULMASI İÇİN SÜRE VERİLMEMESİ BOZMA SEBEBİDİR


Yazar: Yargıtay 9.Hukuk Dairesi
13.12.2023 12:09:54
TALEP ARTIRIM DİLEKÇESİ SUNULMASI İÇİN SÜRE VERİLMEMESİ BOZMA SEBEBİDİR

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2023/14883 E. 2023/12240 K. 18.09.2023 T.

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) 24.09.2020 tarihli ve 2020/192 Esas, 2020/618 Karar sayılı kararı ile bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararının davacı vekilli tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ve davalı ... AŞ (...) vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalı ... vekili tarafından temyize konu edilen toplam miktarın Mahkemenin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 12.950,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ...'a ait olup ihale ile diğer davalı ... Elektrik İnş. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. (... Şirketi) tarafından görülen elektrik şebekesi tesisi yapım işinde 17.11.2012 tarihinden 20.07.2013 tarihine kadar kablo döşeme işçisi olarak çalıştığını, müvekkiline çalıştığı süre boyunca ücreti ödenmediği gibi ... sözleşmesinin davalı ... Şirketi tarafından haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin fazla çalışma yaptığını, aylık ücretinin 2.000,00 TL olmasına rağmen sigorta primlerinin asgari ücret üzerinden yatırıldığını, davalı ...'ın 4857 sayılı ... Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 36 ncı maddesi maddesi uyarınca ödenmeyen ücret alacağından sorumlu olduğunu ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin talepleri saklı tutularak ihbar tazminatı ile ödenmeyen ücret, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; diğer davalı Şirkete işin anahtar teslimi ihale edildiğini, asıl alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini, müvekkilinin yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğinden 4857 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesi gereği ücret alacağından ve diğer işçilik alacaklarından sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının belirsiz alacak davası veya kısmi dava açmasında hukuki yararı olmadığını, 17.11.2012-16.05.2013 tarihleri arasında müvekkili Şirkette işçi olarak çalışan davacının ... sözleşmesini haksız olarak kendisinin feshettiğini, ücretinin asgari ücret olup elden ödendiğini, asgari geçim indirimi ücretinin de ödendiğini, davacının fazla çalışma yapmadığını, hafta tatil alacağının olmadığını, dinî ve millî bayramlarda çalışma olmadığından genel tatil ücretinin de olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) 14.01.2015 tarihli ve 2013/642 Esas, 2015/28 Karar sayılı kararı ile; davacının davalılara ait elektrik şebekesi tesisi yapım işinde 17.11.2012 tarihinden 20.07.2013 tarihine kadar asgari ücretle kablo döşeme işçisi olarak çalıştığı, günlük çalışma süresinin üzerinde, davacının hafta sonu ve ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının ispatlandığı, davacının toplam 4.859,55 TL ücret alacağının 2.098,83 TL'lik kısmından 4857 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi uyarınca her iki davalının birlikte sorumlu olduğu, kalan kısım ile diğer işçilik alacaklarından davalı ... Şirketinin sorumlu olduğu, istifa ederek ... sözleşmesini sona erdiren davacının ihbar tazminatına hak kazanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 04.05.2018 tarihli ve 2017/12455 Esas, 2018/10731 Karar sayılı kararı ile; davacının fiilen yaptığı ..., tanık beyanları ve işyerinin özellikleri birlikte değerlendirildiğinde davacının ücreti noktasında emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, işverence davacının istifa ederek ayrıldığına dair kayıt ve belge ibraz edilemediğinden davacının ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekirken bu talebin reddinin hatalı olduğu, dava konusu tüm alacaklar için dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) 12.....2019 tarihli ve 2018/619 Esas, 2019/437 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda ... 17. Asliye Ticaret Mahkemesince iflasına karar verilen davalı Şirket yönünden davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmesi gerektiği belirtildikten sonra, davacının ücret miktarı ile çalışma süresini belirleyebildiği, bu iddialara davalının itiraz etmesinin davayı belirsiz alacak davası hâline getirmeyeceği, bu durumda dava konusu edilen ödenmeyen ücret, ihbar tazminatı ve asgari geçim indirimi alacaklarının belirlenebilir olmasına rağmen hukuka aykırı olarak belirsiz alacak davasına konu edildiğinden belirsiz alacak davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca davacının ücretinin miktarı konusunda belirsizlik olsa da 20.....2014 tarihli bilirkişi raporundaki seçenekli hesaplamalar göz önünde bulundurulduğunda davacının ... bayram ve genel tatil, fazla çalışma ile hafta tatili ücretine hak kazanacağı ancak alacak miktarında farklılık olacağı, asgari ücret üzerinden ücret aldığı kabul edilse bile dava dilekçesindeki talepler dikkate alındığında talep miktarlarının bilirkişi raporundaki asgari ücretten hesaplama yapılan kısmın altında kalması karşısında yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 03.02.2020 tarihli ve 2020/231 Esas, 2020/1442 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmeden ve taraflar arasında işçiye ödenen ücret hususunda uyuşmalık bulunmasına rağmen emsal ücret araştırması yapılmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve asgari geçim indirimi alacakları bakımından, bozma ilâmına uyulmasından sonra oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmeyerek bu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği gerekçesi ile hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı, davacı tarafça dava konusu alacakların 14.01.2014 tarihli celsede arttırıldığı beyan edilmiş ise de arttırıldığı beyan edilen miktara ilişkin harç yatırılmadığı gibi arttırım beyanında da bulunulmadığı ve dava konusu tüm alacaklar için dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekçe gösterilerek kararın tekrar bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemece İkinci Bozmaya Karşı Verilen Direnme Kararı
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) 24.09.2020 tarihli ve 2020/192 Esas, 2020/618 Karar sayılı kararı ile; davacının açmış olduğu fazla çalışma, ... bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarına ilişkin davanın bu dosyadan tefriki ile mahkemenin başka bir esasına kaydına, yargılamasına devam edilen dava konusu ödenmeyen ücret, ihbar tazminatı ve asgari geçim indirimi alacaklarının ise belirlenebilir olduğu ve hukuka aykırı olarak belirsiz alacak davasına konu edildiği, uyulmasına karar verilen bozma kararında belirsiz alacak davasına ilişkin bir bozmaya yer verilmemiş ise de kararda dava türünün irdelenmemiş olduğu, bu durumun davacı lehine usuli müktesep hak oluşturmayacağı, dava şartı olan hukuki yararın varlığının Mahkemece yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği, bu nedenle asgari geçim indirimi, ihbar tazminatı ve ödenmeyen ücret alacağı taleplerinin dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2021/(22)9-475 Esas, 2022/1558 Karar sayılı ilâmı ile; Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma kapsamı dışında kalan taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilip edilmeyeceği ile ilgili değerlendirme ve inceleme yapılarak 14.01.2015 tarihli birinci kararda esastan karar verilen asgari geçim indirimi, ücret ve ihbar tazminatı talepleri bakımından belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceklerinden bahisle istemin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bozmaya uyulmakla bozma kararı kapsamı dışında kalarak davacı lehine oluşan usuli kazanılmış haklarında ihlali anlamına geldiği, bozma kararına uyan mahkeme tarafından bozma kararı kapsamı dışında bırakılan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılarak karar verilemeyeceği ve bozma konusu kısımlar hakkında da bozma doğrultusunda inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği, bu nedenle Mahkemece davacının fiilen yaptığı ..., tanık beyanları ve işyerinin özellikleri birlikte değerlendirilerek bozma kararında belirtildiği şekilde emsal ücret araştırması yapılarak davacıya ödenen aylık ücret miktarının belirlenmesi, davacının talep ettiği ihbar tazminatının hüküm altına alınması ve bozma dışı kalan asgari geçim indirimi alacağının ise önceki karardaki gibi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2021/(22)9-475 Esas, 2022/1558 Karar sayılı ilâmı doğrultusunda emsal ücret araştırması yapılarak dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, dosyaya süresinde istifa dilekçesi sunulmadığından davacının ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği, taleple bağlılık ilkesi gereğince 800,00 TL ücret, 100,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL asgari geçim indirimi alacağına hükmedildiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dosyada bulunan 03.11.2014 tarihli bedel artırım dilekçesi dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, tefrik kararının doğru olmadığını, davalı ... Şirketince dava temyiz edilmediği hâlde usuli kazanılmış haklarının ihlal edilerek karar verildiğini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, belirsiz alacak davasında davacıya talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" kenar başlıklı 107 nci maddesi şu şekildedir:
"(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)"

3. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesini değiştiren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7251 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
Uygulamada sorun yaşanan ve doktrinde de tartışılan konu, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu “an”ın tespitine yöneliktir, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle, bu “an”ın, bir başka ifadeyle alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti mahkemece yapılacaktır. Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin “mümkün olduğu anda” talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süre verecektir. Bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hüküm bölge adliye mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilecektir. İsviçre hukukunda da kabul edilen genel görüş, hâkimin davacıya talebini belirlemesi için süre vermesi gerektiği yönündedir. Ayrıca 107 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve davacının, davanın başında belirtmiş olduğu talebini “artırabileceğine” ilişkin hüküm, yapılan diğer değişikliğin zorunlu sonucu olarak davacının talebini tam ve kesin olarak “belirleyebileceği” şeklinde değiştirilmektedir. Aynı fıkraya eklenen son bir cümleyle, hâkim tarafından verilen kesin süreye rağmen alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmemesi durumunda davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı açıkça hükme bağlanmaktadır.
..."

4. 6100 sayılı Kanun'un “Zaman bakımından uygulanma” kenar başlıklı 448 inci maddesi; “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme
1. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında da belirtildiği gibi belirsiz alacak davasında davacıya, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilme hakkı tanınmaktadır.

2. 7251 sayılı Kanun'la 107 nci maddenin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek hâkim tarafından davacıya tahkikat sona ermeden talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi öngörülmüştür. Bu Kanun ile maddede yapılan değişiklikler Dairemizce, şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir. Ayrıca Kanun'un gerekçesinde de bu sürenin, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda hâkim tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu sebeple, belirsiz alacak davasının şartlarını taşıyan bir davada Kanun'da belirtilen an hâkim tarafından resen gözetilmeli ve davacıya resen kesin süre verilmelidir. Davacının verilen süreye rağmen geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmemesi durumunda davanın, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı 107 nci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde düzenlenmiştir.

3. Somut uyuşmazlıkta; belirsiz alacak davası türünde açılan davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma ilâmı sonrasında Mahkemece emsal ücret araştırması yapılarak 10.04.2023 tarihli bilirkişi raporunun alındığı ancak davacıya talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeksizin karar verildiği anlaşılmıştır.

4. Belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı düşünüldüğünde; Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekiline talep artırımı dilekçesi sunması için süre verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına yol açtığından, davacı vekiline talep artırımı dilekçesini sunması için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı ... temyizi yönünden
Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.